Bisikletler Giderken
Bisikletler Giderken
vole’ye çok sevdiği ülkeye benzerdi saçları. kahverengi kokardı üstü Vole’nin, şehrin tabakasına gül diye bastırırdı kamburunu. el yazması dövmeleri dudağında eski sevgilisinin. koynunda bir at büyütürdü koşarak hıphızlı kaçmak için bütün geçmişinden. dünya, ezberlediği tek şiirdi ve gemiler kalkardı hayatından; sonsuz renkte denizler görmek için. tanrıya hep mektup yazardım: glossolallia fundamentalist kavimler sıkıştırırdı uykumu, sen beceremiyorsun git artık, şarkılarıyla kovalarlardı yedinci şizofren korkularımda bıraktığım mektupları. sanki kemirmiş fare beynine dönerken kaç duyu organı olduğunu kestiremezdi henüz yumurtanın sarısını ayıramayan bir çocuktu. Vole, ellerin öpülesi saçların ülke diye anılası oldu da n’oldu? gazetelerde manşetlere düşmüyorsun ölürken bile hadi size bensiz mutlu günler! başlığında kahvesi üstüne dökülmüş felçli bir ihtiyar titrek omuzlarında taşıyordu ipini terziden aldığı gözlüğünü. bisikletini satan çocuğu bir daha görmedik buralarda. Vole, yoksa biz sahiden öldük mü?! Payanda |