Kuran İle Diyalog Dört& Furkan & İnanmayanların haksız eleştirileri Kuran için duyulan olumsuz kuşkuları İnançlılarda doğan inanç zayıflıkları Batılı haklı kıabilecek tüm savları Daha güçlü savlarla çürütüldü tamamı Kalmadı savlarının hiç güvenir yanı Yedinci ayete yirmide verilir yanıt Furkan Suresi ayet otuz üç buna kanıt Hakla batıl arasındaki sınır aşılmaz Cennetle cehennem arası komşuluk olmaz Tatlı sular içilir acı sular içilmez Hakla batıl su gibidir körlere görülmez Çıkıp bu açık gerçeği inkar etti biri Onun peşinden gitti inananların tümü Okuanusta ayrılmış tatlı suyla acı su Kuran savunmakta o savın aksini Bak ne diyor Furkan Suresi ayet elli üç Birinin suyu tatlı susuzluk giderici Diğerinki içilemez tuzlu çok da acı Allah bu iki ayrı denizi salıverdi Araların aşılmaz bir de sınır koydu Bu örnek hakla batıla iyiyle kötüye Bunu her canlı bilir Tanrısal yetiyle Aşılmaz engeli Kaptan Kustucular aştı Kuran’ı anında terk edip Kustu’ya koştu Örümceğin ipinden zayıf inancın ipi Ondan Kuranı anlamadan terk etmeleri Doğruyu söyleyen Kustu’cular değil benim Tatlı su varsa içersem Kustu’cu olurum Bu sureye devam ayet kırk birden kık dörde Bak akılsızla körlerin konuştuklarına Peygamberi gördüklerinde alay ettiler Elçi olarak gönderdiği bumu dediler Kendi Tanrılarına güven tazelediler Tanrımıza sebat gösterdik dediler Az kalsın dinimizden sapacaktık sapmadık Muhammed’e inanır olacaktık olmadık Sapık Muhammed’in sapık yolundan gitmedik Onca çetin sınavdan sonra kazanan olduk Kuranın düşmanlarından bunları dinledik Kararınız çok erken deyip’te hatırlattık Hak din görünecek iyiler Hak’ka varınca Kötülük gidip kapılarına dayanınca Kim korur kötü duygularını Rab sananı Ayet kırk üçte açıktır puta taptıkları Allah değildir Allah görünen duyguları Kötü ile kötülerin cehennemdir yeri Kötüler kesinlikle söz dinlemeyi bilmez Söz dinleyenler kötülüğü asla taşımaz Çoğu düşünür sanma çokları düşünmez Düşünmek için akıl gerek onlarda olmaz Onlar hayvan gibidir onlardan farkı olmaz Gittikleri yol daha da beter hayvan gitmez & Fatır & İsim bulmakta zorlandık Fatır Suresine Zordur isim bulmak göklerdeki her yıldıza Açılmamış yasalar onun kasalarında Yaratılışcı bilimci görsün açalım da ’’Allahın kanunlarında değişme asla yok Onun yasalarında kesinlikle sapma yok’’ Allahın dini bir’dir fazlasına imkân yok Ayet kırk üç gayet açık kuşkuya hiç yer yok Ayet otuz bir tüm kuşkuları giderici Ona göre şöyle Kuran’ın açık tarifi Önceki semavi dinleri doğrulayıcı Yeni din değil var olanı onaylayıcı Bu sözleri yazmalıyız lazerle göklere Onu göstermeliyiz müslüman olanlara Şimdi yirmi sekizinci ayeti açalım Sanıları değil de gerçekleri görelim Gerektiği kadar Allahtan korkanlar kimler Hiç şüphesiz arı kulları olan âlimler Eğer yanılgılarını görmezse yobazlar Son defalık ayet yirmi ikiye baksınlar Dilerse Rab duyurur ölü diri bir olmaz Gerçek ölü gibi olanlar her sesi duymaz Ne olur akıldan bilimden uzak duranlar Batıl yoldadırlar Allahtan’da uzaktırlar O yüzden Araplar Allaha yaklaşamamışlar Neticede Allahtan çok çok uzaklaşmışlar Fatır ayet kırk iki bu gerçekleri söyler Kuran’sız Müslümanlar böyle şey olamaz der Açık Kuran bilmezin her şeye saldırısı Onlara yanıt aynı Surenin on ikisi Şimdiki sözlerim de Kaptan Kustuculara Acı tatlı suyu görmüş o okyanuslar da Görmüş birbirine karışmadığını da Büyük Müslümanmış ama gören yok namaz da Kuranı bilenler gider mi onun peşinde Öylelerdir seni müslümanlıktan eden de İki denizin düşünülemez eşitliği Birinin var diğerinin yok içilirliği Biri tatlı diğeri tuzlu var acılığı Furkan ayet elli üçün de aynı dediği Açık Kuran’ın hiç çelişkiye düşmediği Açıktır acı tatlı suyun misal olduğu Kıyaslaştırır inananla inanmayanı İspatlanmış mıdır Kutu’unun Müslümanlığı Okyanusun olamaz içilebilirliği Mucize arıyorsan dolu Kuran’ın içi & Meryem & Bedensel gözü körle görenin neyse farkı Akıl gözü körle görenin benzerdir farkı Bedensel körü görür yapmaz başka yetisi Akıl gözü körüde görür etmez tabii ki Bedensel kör göremez açsada gözlerini Gören kör gibi olur yumarsa gözlerini Akıl içinde düşünürsek bu gerçekleri Her şeyi açık görürüz maddi hem manevi Her yetinin sağlıklı olması şart tabi ki Çoğu yanlış eğitimle yok eder alkliyi Görenler köre göstermek ister gördüğünü Körler de onlar içi düşünür aynısını Olanaklı yapmak isterler olanaksızı Gerçeğe dönüştürmek isterler hayalleri Bu yüzden çözemediler Kuran’ın sırrını Onlar göl sandı uçsuz bucaksız okyanusu Kuran tane tane okuyunuz diyor beni Öneriyor akıllıca düşünmelerini İnsanlarsa yapmakta söylenenin aksini Bir solukta bitiriyorlar koca sureyi Yok hiç bir şeyi anlayıpta kavradıkları O yüzden yitiriyor insan insanlığını Köre göstermeye çalışalım bu dünyayı Var sayalım körün görüyorum dediğini O ne bizi kandırabilir nede kendini Hep bir olsak kandırabilirmiyiz Allah’ı Hiç bilmeyiz davranışımızın anlamını Allah görmez sanırız sahtekarlığımızı Görenler içinde düşünelim benzer şeyi Onlar kör olabilir yumarsa gözlerini O zaman anlarlar körlüğün ne olduğunu Köre yardım ettirir vicdani duyguları Milde çekilebilir istenirse gerçeği Budur gerçeği görmeyenlerin ettiği Gören aklın mı yoksa kör inancın’mı Kuran Körler görür olamaz görürler kör olurken En büyük ve en iyi bilge insandır Kuran En büyük ve en iyi olmazdı kör olmadan Bu özelliği Muhammedi Peygamber eden Aklın ve ruhun temizliğidir farklı kılan Görenleri daha görür kılmaktır amacı İnanırı da daha inanır kılmak tabii tüm insanların hizmetine verdik Kuran’ı İnsanlık ailesiyiz körü ve göreni Şu ana kadar eleştirdik aklı bilimi Eleştirelim istedik birazda inancı Onun için uygun gördük Meyrem Suresini Yapalım istedik arı aklın eleştirisini İnanç nedir önce onunla bir tanışalım Madde midir mana mıdır görünür kılalım Madde değildir hiç üzerinde durmayalım Mana olduğu kesindir hem fikir olalım Ne çeşit bir manadır şimdi ona bakalım Aklın maddesi midir değil midir onu görelim Aklın hem maddesidir hem değildir bilelim Matematik gibi kesin değil belirtelim Duygumuzun eli ayağıdır net görelim İstek ve arzuların kölesidir bilelim İnancın sahibi kim ben mi yosa akıl mı Kesinlikle akıl değil bundan çok eminim Akıl ile inancın savaşını yaşarım Anlaşıp uzlaştıklarını nadir görürüm Başka sahibi olabilir mi araştırdım Bulduğumdan eminim istek ve arzularım Aklın olduğu yerde inancı göremeyiz İnancın olduğu yerde aklı bulamayız Fakat şu gerçeğide hiç unutmamalıyız Bir bütünüz hidrojenle oksijen gibiyiz Kimimiz akla kimimiz inanca tabiyiz İnançla aklın arasında gidip geliriz Kimimiz aklın kimimiz inancın dostuyuz Kesinlikle hiç birinin tam kulu değiliz İnanç aklımızla olup ruhumuzu besler İstek ve arzularımızsa bedeni besler Burdaki mana sonsuzdur hiç bir kaba sığmaz En küçük kafadaki kap evrende bulunmaz İnanç bağzı gerçekleri aklımızdan saklar Bu yüzden insanların birçoğu puta tapar İnanç için şimdilik bu kadar tarif yeter Başka etkileri varmı eğer varsa neler Maddi dünyada sürer ölüm kalım savaşı Bir yeme tav olur akıllısı inançlısı Manevi dünyadada sürer avın aynısı İyi ruhu yakalar kötülerin tuzağı Her iki âlemde geçerli evrim yasası Varlığını sürdürür en güçlü olanları Maddi âlemin insandır en güçlü kralı Odur manevi âlemin en zayıf olanı Dayanılır gibi değildir hazin sonları Muhammed’le birlikte unuttular kuran’ı Ayıramaz durumdalar gerçekten misali Kuran’dan alan yok verilmek istenen dersi Meyrem Suresinin geneli inanç dünyası Sureye girenin mümkün değildir çıkması İrdeleyip eleştirelim üç beş ayeti Aşağı yukarı benzer şeylerdir geneli İsa’nın doğumuna hazırlar insanları Bakire kızın mümkün müdür olsun cocuğu Bu gerçeği göremeyen ister mucizeyi Gerçek olursa dileği seçmez batıl yolu Zekeriya’nın ağırmıştır saçı sakalı Erimiştir kemikler kalmamıştır dermanı Sarmış onu karamsarlığın karabasanı O güne kadar çekmemiştir hiç bir sıkıntı Tüm dertlerden kurtarmış yaptığı duaları Onu sarmıştır geleceğin endişeleri Eşi kısır yaşlılıktan kalmamış takati Derdi kalmazdı eğer olsaydı bir çocuğu Aklı gelmiş mi gitmiş mi bilinmez başına El açıp yalvarmaya başlamış Allah’ına Demş ki varis olacak bir oğul ver bana Olsun demiş sana tabi kullar arasında Rab dileğini kabul etmiş ismi de Yahya Onun gibi bir kul gelmedi demiş dünyaya Hayret içinde nasıl olur der Zekeriya İkimiz de çok yaşlıyız kısırdır karım da Rabbe yalvarırken aklı yok muydu başında Eğer var idiyse bu şaşkınlıkları niye Meydanı boş bulmuş İnanç boş dolu atmakta Ne yapardı akıl dikilseydi karşısına Rab’da sormamış şöyle diyebilirdi sorsa Oğul isteyen sensin nasıl yapacaktık ya İnanmadan mı benden oğul istedin yoksa Eğer inanip istedinse şaşkınlığın ne Oğul vermesem inanmayacak mıydın bana Tanrı demez misin dediğini yapmayana Tanrı diyorsan her istediğini yapana O zaman sen tapıyorsun demektir putlara Puta tapanların her dediğini yapar Rabbi Doğruluğunu görür gezen mezarlıkları Çoklarının gerçekleşmiştir tüm dilekleri Dileklerini kabul eder orda Rableri Buna benzer örnekler çoğaltılabilir de Bunu kesip dönmeliyiz asıl işimize Rab Zekeriya’ya ona gücüm yeter demiş Onu inandırmak için birde örnek vermiş Sen hiç bir şey değilken seni yarattık demiş Zekeriya’nın tüm kuşkularını gidermiş Akıl üstü yetilerle işlenmiş bu konu Akılla inancın budur iç içe zirvesi Burda görülür akılla inancın dostluğu Anlamayan beynine atar kör düğümü Amaç inançlıları İsa’ya inandırmak Arı akıl bu işi yapar tasarlayarak İnançlar beslenir mucize yaratılarak İsa Meyrem’den doğarken kouşturularak İsa Annesinden doğar doğmaz konuşmuştu Yahya’nın sözlerine kesin yanıt vermişti Yahya İsa’dan önce çocukken konuşmuştu Hatırlayalım o vakit neler söylemiti Ayet on beşte ona selam olsun demişti Selamlarını üç ayrı zamana yaymıştı Doğduğu ve öleceği günü belirtmişti Mezardan dirileceği günle bitirmişti İsa’nın geleceğini doğmadan bilmişti Selam söylediği İsa idi apaçıktı Bu gerçeği İsa doğar doğmaz ispat etti Nasıl derseniz aşağıdaki sözleri etti Esenlik bana,doğduğum gün öleceğim gün Kabirden diri olarak doğrulacağım gün Ayet otuz üç Yahya’nın sözlerine yanıt Bu yanıtı veren İsa’dır henüz bir çocuk Yahya ne demiş ayet on beşte eski vakit O söz anlaşıldı İsa konuştuğu vakit Ona selamlar doğduğu gün öleceği gün Diriltilip kabirden kaldırılacağı gün Kuranın kendisi mucizedir anlayana Bir tek yalan söz taşımamaktadır içinde Çelişki değil çelişki gibi görünende O yaşayan insan özüne girildiğinde Her soruya yanıt verir ona sorduğunda Yanıt veremez yaşadığını sandığınsa Kendini kandırır öte dünyaya inanan İnandığını kanıtlasın inandım diyen Allahı kandıramaz beni kandıramayan Hiç varmı sana borç veririm diyecek olan Öte dünyade alacak alacağı olan Bire bin veririm var mı kendine güvenen Böyle bir teklifi kaçırmaz samimi olan & Taha & Hiç şüphe taşımaz Kuran’ın bilimselliği Şüphe taşısa olamazdı bilimler üstü Kesindir Musa ile Harun’un kardeşliği Ayet doksan dörtten diyorki annemin oğlu Allah bilir inançlının inanmadığını Söyler insanları imtihan ettiğni Söylemekte onların sınıfta kaldığını Anlatmaktadır o imtihanın bittiğini Söyler Samiri’nin onları sapıttığını Kanıtlar insanların onu terk ettiğini Okuyun Taha suresi ayet seksen beşi Var mı Allahı kandırabilecek inançlı Allahı kandırmak ister Allahın yarattığı Bunu kabul eder mi insan aklı mantığı Allah değil putlardır öylelerin taptığı Yeni gelmiş ne dindir nede kitaptır Kuran Eski kutsal kitapların sözü onda olan Nuh’un ilk versiyonlarıdır açığa çıkan Sümer ve babil tabletleriyle kanıtlanan Ayet Yüz otuz üç’te bunlardır anlatılan Mucizedir beş bin yıl önce deneni duyman & Vakıa & Vakıa’da kuran tırmanışını tamamlar Sakinleşir dinginleşir etrafına bakar Orada hem cenneti hem cehhennemi görür Gördüğü gerçekleri açık açık aktarır Bilimle inanç yobazları cehhennemdedir Samimi inançlı ve bilimci cennettedir Cennetin yedi katlı oluşu bundandır En üst kat da yükü en ağır olanlardır Bu hususta çok çok derin düşünmek gerekir Yanlış bilimden doğru inanç çok çok iyidir Bilimin yolu ikidir iyi ve kötüdür İnancın yoluda bilimin yolu gibidir Doğru bilim gerçektir Rabbe giden düz yoldur Doğru inanç Rabbe giden yolun en zorudur Peygamberlere akıl ve bilim verilmiştir Sürülerden üstünlükleri de ondandır & Şuara & Yolunun bilim olduğunu söyler Şuara Kesindir sonuç değişmez adamına göre Matematikseldir kuan’daki kesinlikte Ayet yirmi dörtle yirmi sekiz derki bize Her şeyin gerçeğini görebilmek için Kavrayana dek düşün anlayabilmek için Niçin anlayamıyorsunuz onu bildireyim Aklı kullanmayana nasıl kullandırayım Bu surede yedi ayet birbirinin aynı Açık ayetlerin beş yerde tekrarlandığı Kendi savı Kuran’ın boş sözü olmadığı Otuz beş ayetten birinin anlamı farklı Farkı görmeye yetmez inançlının inancı Aklın kendi gerek bilimin de bilgisi Ayet yetmiş yedidir kuralı bozanı Eyke’nin Peygamberi değil Eyke’nin halkı Bir tek o ayette geçmez’’Kardeşler ’’sözü Herkes açıklıyor kuran’ı bildiği gibi Kimseye ulaşmıyor Kuran’ın söylediği Duyarlar koyunun çobanı duyduğu gibi Anlaşırlar onların anlaştıkları gibi Kuan’ın apaçık kati nettir ne dediği Mana değişirse olmaz o Kuran’ın sözü & Neml & İnanmanın şartları Neml ayet iki üçtür Ayet dört bu üç şarttan birisine örnektir Ayet beşse onlara verilecek cezadır Cennete en zor giden inanarak gidendir İnandım demek yetmez inancın şartı vardır Şartlar onun inanmışlığının kanıtıdır Şartı namaz zekât ve ahirete inanmaktır Birini yapmamak hiç birini yapmamaktır Bu üç şartın toplamı inancın tek şartıdır Bunda hiç bir kuşku yok Kuran’da apaçıktır Cennete gitmelerinin zorluğu bundandır Ayet on beş en kolayı ilimle olanıdır İlim insanın müminden üstün tarafıdır Davut ile Süleyman’a ilim verilmiştir Onlar ilim ile cennete kolay gitmiştir Bizim cennete yolculuğumuz bilimledir Bilimin lezzeti namazda oruçta yoktur Cennete gitmenin zorluğu inançtadır Biz cenneti görürüz onlarınki şansadır Süleyman’ın kıssasında akıl bilim vardır Görmek için de inancı elemek lazımdır Ayet seksenle seksen bir değinir inanca Seksen iki seksen üç seksen dört’te bilime Yaşayan ölüye söz işttiremesiniz Dönüp gidene de daveti duyuramasınız Kör sapıkları hak yola getiremesiniz Ancak samimi insanları getirirsiniz Bilmeyen kalmadı Yaratılış Atlasını Güya onlar çürüttüler evrim gerçeğini Bilim çürüttü harun Yahya safsatasını Hepsi yedi bilimin demirden sopasını Yaşayan ölüler denmektedir insana Bir bakın ayet seksen de en derin mana Bilmeyen kalmadı Yaratılış Atlası’nı Güya olnar çürüttü evrim gerçeğini Bilim çürüttü Harun Yahya safsatasını Dünya yedi bilimin demirden sopasını Şimdi göstereceğim Kuran’ın bilimini Bilimciler yutmasa iyi küçük dilini Yerden çıkar bir çok yazılı yazısız belge Arkeolog denir onu çıkartan insana O belgeler yanıldınız der inananlara İnançlarınızdır sizleri yanıltanlarsa Yerden bir mahluk çıkacak denir adı Dabbe Dabbe denen şey yazılı yazısız tüm belge İnsan denen mahlûktur yazan yapan gömen de İnsan eseri olduklarından yoktur şüphe Dabbe demekte Kuran yazılı tapletlere Bilimseldir tapletlerin kesinlikleri de Gerçek her neyse aynen aktarırlar bizlere Neml’de seksen ikinci ayettir kanıtsa Yerden kesin kanıt çıkar zamanı gelince O kanıtlar gerçekleri gösterir bizlere Hiç kimsenin gücü yetmez onu kirletmeye Kesin imanlı kişi yoktur der o bizlere Gerçek Müslüman derim bu sözleri kavrayana Rastlanmaz Kuran’a kuşkusuzca inanana Zerre kuşkusuzca katılırım bu fikre Kuşku taşımayan insan doğmamıştır daha Kanıttır Musa’nın çıkması Turu Sina’ya İnandık diyenler taptı altın buzağıya Kuran inançdan daha yakın akla bilime Akıl bilim vardı içlerinde tek Haru’da Yalınız oydu tapmayan altın buzağıya Bu açık kanıt iddiamıza savımıza Bilge Şair Yunus Öztürk |