Kuran İle Diyalog Beş& Kasas & Olaylar ve hikayeler Kasas’ın manası Anlatılır insanların neler konuştuğu Anlatılmaz her olayların gerçek olduğu Söylenir geçmişin geleceğe taşındığı Açık kimi olayların hikâye olduğu Kiminin gerçek kiminin uydurma olduğu Tartışılabilir doğruluğu yanlışlığı Birçoğunun da apaçıktır masal olduğu Kuran tüm insanlara öğüt veren öğütçü Onlara en uygun doğru yolu gösterici Kötülükten arındırıcı sakındırıcı Doğruya götüren yolları mubah bilici Doğrudur anlatılan şeylerin doğruluğu Söylenir kuşların orduları taşladığı Bu sözler söylemez onun gerçek olduğunu Gerçek olan şudur yazılıp konuşulduğu Bilim ortaya çıkarır her türlü gerçeği Nerde atılan taşlar ölenlerin kemiği Benzer bir olayın olamaz bir tek tanığı Nasıl düşünülür Tanrının taraflılığı Hangi yetilere sahipse insanın beyni İnsan gibi düşünebilirsiniz Kuranı Her çeşit manayı taşır insanların sözü Aynı şeyleri söylemekte Kuran’ın dili Doğru olmaz Kuran’ı başka türlü düşünmek O yüzden mümkün olmadı doğrusunu bilmek Musa’yı ölümden kurtardı bindiği sepet Harun’u kurtaran neydi kanıtlamak gerek Herkes duyar hayvanların kuşların sesini Hiç kimse anlamaz onların ne dediğini Kuran savunur bilimin gerçekliliğini Ayetleri ile giderir tüm kuşkularnı Her ayetin var başka surede eş ayeti İşte o’dur ap açık oluşunun ispatı Benzer ayetler hafifleten onun yükünü Her şey ap açık hiç yok tutarsızlığı Neml ayet on beşin Kasas on dört de delili Bak nasıl savunur bilimin üstünlüğü Musa’yı yiğitlik çağında ödüllendirdik Olgunlaşınca ona ilim ve hikmet verdik Davud’a ve Süleyman’a da aynını yaptık Onları Rablerine hamd ederlerken gördük Diğer mümin kullardan onları üstün kıldık Güzel insanları güzel mükâfatlandırdık Cennetlik olmak için şart değildir inanmak Bilimciler de gider anlayıp kavrayarak Allah güvence vermektedir ayet yedide Musa’nın annesidir güvence verdiği de Birebir diyalogdadır Allah onun ile O güvence ile bırakıldı Musa nehre Vaadini yerine getirir ayet on üçte Gören gözler gerçekleri böyle görür işte Kuran demek Allahtan gelen hak söz demektir Tevrat Zebur İncil ve Kuran bir tek kitaptır Onlar birbirinden ayrı kitaplar deiğldir Ayrı ayrı peygamberlere inmişte değildir O İbrahim’den günümüze gelen öğütlerdir Doğruluğunun Tasdikcisi de Muhammed’dir Kuran’ı yeni din sanır insanların çoğu Ne Arabçasını anlar ne kendi dilini Ya kuran’ı duymuştur ya görmüştür yüzünü Kuran’ın yüzünü gören göremez içini Bilmez İbrahim’in dinidir Muhammed’inki Tevrat İncil Zebur Muhammed’in kitabı Kuran Kutsal kitapların tamamının adı Kasas elli üçle elli dört kesin kanıtı Kuran’dan önce hak kitap verilenler O kitaplara inanıp da iman edenler Kötülükleri iyilikle savuşturanlar Sabredip Allah’ın rızasını kazanandılar Kuran için Allahtan gelen rahmet diyenler Biz kuran’dan önce de müslüman’dık dediler Doğruluk ve adalet içinde yaşadılar Öyleler mükâffatını ikiye katladılar Onlar müslümanlığı iki yerden aldılar Müslüman iken tekrar müslüman oldular Kulakları duyuyorken gözle de gördüler Üçe katlarlardı akılla da kavrasalar Gerçek müslümanları müslüman bilmez cahil Kendi dinli onları dinsiz sanır cahil Onlara Kasas suresi elli dört kâfidir Kâfir sandıkları Kuran için Müslüman’dır Bilimle beraberken büyüleyici sırlar Cahil onu Karun’un zenginliğinde arar Onları oyalar boş istemler boş arzular Ayet yetmiş dokuz seksen son hatırlatmalar Dünya nimetinden üstün der manevi nimet Bunu görüp kavrar kime verilmişse hikmet & İsra & İsra suresi dörtten yediye tam bilimsel İsrail halkından söz etmektedir tarihsel Söz etmektedir iki büyük felaketinden Gerçeği görür tarihi doğru bilebilen İlki milattan önce beşyüz seksen yedi de Babil kralı Kudüs’ü işgal ettiğinde Babil Kralıdır o vakit Nabukadnezar Davud ailesinin yurdunu işgal eder Davud soyunun’sa son varisi Sidikya’dır Gördüğü zulümler dayanılır cins değildir Çocukları gözlerinin önünde öldürülür Sonra Sidikya’nın gözleri de kör edilir Tahta çıkmak Davut soyuna yasak edilir Halkı Mısır ve Babil’e sürgün gönderilir Sebep her şeyin sahibi İsraillilerdir Güya İsrailliler Rabbin evlatlarıdır Diğer tüm insanlar onların hizmetkârıdır Bu batıl inanışa böylece son verilir Daha sonra Babil ve Mısır’ı Persler alır Sürgün edilenler vatanına gönderilir İkinci’sinde Roma felaketi getilir Onlardan İsa’yı öldürmeleri istenir Yahudiler isteneni yerine getirir Tüm saraylar ve mabetler yine yok edilir İsa’yı öldürmeyi iyice düşünmüşler Var olan yasaları iyi incelemişler Ağaçlara asılanlar lanetli imişler İsa’yı lanetli diye çarmıha germişler Çarmıha gerildi ama o lanetli değil Onun ölmesi lanetliliğine kanıt değil Düşünceleri yaşar beden önemli değil Gerçek lanetli öldürenlerdir İsa değil Bilime devam ayet otuz beş otuz altı Bilim demek gerçektir bilim gerçeğin adı Bilime şahitlik eder akıl kulak göz Doğru olmaz tanık olmadıkları tek söz Ölçerken dost doğru teraziler kullanın Ölçtüğünüz şeyleri ise tas tamam ölçün Ölçerken akıl bilim ve vicdandan şaşmayın Gerçeği ararken arzunuza yaklaşmayın Allahın Kanunlarında değişiklik olmaz Kanunları hep geçerlidir hükmü hiç kalkmaz Bu hususlar bilimseldir tutarsızlık olmaz Ayet yetmiş yedi ispattır kuşku taşımaz Kuran’ı çeşit çeşit misallerle anlattık Anlatırken de gücümüzü boşa tükettik Gerçeği çok azına kabullendirebildik Çoğu inkâr etti seksen dokuzda belirttik Zamanla anlayanların sayısı azaldı Bu günlerde anlayacak hiç insan kalmadı Ayet yüz altı da der ki kolay anlatılmaz O hızlı okunmakla anlaşılıp kavranmaz Dura dura okumayan okumuş sayılmaz Gerçek eğitim şart yoksa dursa da anlamaz Seksen sekideki sözünden büyük söz olmaz Derki Kuran’ın eşi benzeri yazılamaz Tüm insanlar bir araya gelse başaramaz Böyle bir şeyi Rabden başkası gönderemez Aynı şeydir Kuran’la bilimin dediği Değişmeyen tek şey Allah ile kanunları Kanıttır Fatır kırk üçle İsra yetmiş yedi Değişmediğini söyler değişmezin dili Ayet elli beşte ise inanca değindik Zebur denen kutsalı Davud’a verdik dedik Zebur şiirsel öğüttür onu belitmedik Başka mezmurları yazanlardan söz etmedik Asaf Musa Davud oğlu Süleyman demedik Zebur’da onların da sözü var bildirmedik Şimdi bambaşka bir dönüm noktasına geldik En büyük sırları şu dört ayet’e gizledik Yetmiş üçten yetmiş altıya dek sıraladık Gerçek müminlere onları ap açık ettik Allah ayrıcalık tanımazı kanıtladık Muhammed peygamberliğinden emin değildi Peygamber olduğunu sadece hissederdi Yüksek insandı onlardan eksikliği yoktu Onun sözleri gerçek yaşamın sırlarıydı O yasaların akıldan başka yok ölçeği Güneşe gidip de kimse tutamaz metreyi Newton ölçerken hareket eden gezegeni Muhammed ölçerdi hareket eden sözleri En kesin yasaların neyse kesin kanıtı Muhammed’in öyle kesindir peygamberliği Müşrikler istedi onları dinlemesini O takdirde onu dost edineceklerini Rabbe isnat et bizim yalan sözlerimizi İnananlara deki bu Allah’ın sözleri Onu saptıracaklardı sebatkâr kılmasak O takdirde onlardan olurdu kalmazdı fark Ölümle hayatın yükü gelirdi artarak Bulamazdı kendini dertlerden kurtaracak Uysaydı ona dünyayı dar edecklerdi Kendilerine de aynını yapacaklardı Müşrikleri dinler mi Allah ile konuşan Gece gündüz Cebrail ile Rab’den söz alan Ellinci sure iken İsra göklerden inen Kuşku duyar mı ceprail’i Tanrı’yı gören Göklerden değil Kuran gelmiştir iç dünyadan Göklerden gelse olurdu onu başka gören Maddi dünyada yoktur gerçeği engelleyen Öyle bir şey olsa çoktan yok olmuştu Kuran Rabbin olmadığı yere gitmiş mi Muhammed Bilirim Rabbin olmadığı yer olmaz elbet Cebrail nasıl Rabden alıp getirir ayet Aralarında mesafe mi var onu belirt Ayet on dörtteki sır en büyüğüdür sırların Yeter insana hesap soran nefsi insanın En sorulmayacak soruları soar Kuran Yok sorusuna kendinden başka cevap veren Odur mucize olduğunu iddia eden Yine odur iddiasını ispat eden O günden bu güne odur kendini savunan Var mı Kuran’ı savunan bendim diyebilen & Yunus & Allah değil Muhammaed ile görüştüm diyen Kuran ’da değil onu rab ile buluşturan Kimlerdir bilinmez böyle şeyleri uyduran Yunus suresidir bu gerçeği ispatlayan İsra’yı tam desteklemekte Yunus suresi Doksan dört doksan beş doksan altı doksan yedi Muhammed’den istenir Kuran’a inanması Kuşkularının Tevrat ile giderilmesi Andolsun’ki Rabbinden sana Hak söz gelmiştir Sözler özünden gelip aklına yazılmıştır Hiç şüphe duyma şüpheden arındırılmıştır Sendeki şüphe bilimselliğin şüphesidir Olma Allahın ayetlerini yalanlayan Sonunda olursun ziyana uğrayanlardan Batıl nasiplensede her tür mucizelerden İnanmaz elem verici azabı görmeden O görüşmedi melekle Rab ile yüz yüze Aklına yazılanları okudu bizlere İçindeki şüpheyi de paylaştı bizlerle Şimdi gelelim şüpheyi doğuran sözlere Müşrikler istedi hak sözden başka sözleri Kendi lehlerine idi her tür talepleri İstediler onu Rabbe isnat etmesini Dost görünüp sandılar kandıracaklarını Açık açık görünür sözlerdeki manalar Muhammed’den dostluk talep etmiştir müşrikler Bilgili ve kurnazmış talepte bulunanlar Kölelerle bir mi olacak demişler beyler Nasıl eşit olsun cariye köle ve beyler Onlar yükselmekteyken alçalmaktayız bizler Nasıl eşit olabilir zenginle fakirler Aynı olabilir mi cahillerle aydınlar Seninle oluruz bizleride düşünürsen Sana tüm insanlar inanmakta sen ne dersen Seninle oluruz sözlerimizi dinlersen Taleplerimiz için Allah söylüyor dersen Müşriklerin sözleri onda kuşku yaratı Kabul etsem mi etmesm mi diye düşündü Onlara kısmen inanıp kısmen inanmadı İki zıt düşünce arasında gidip geldi Yaratan tarafından sebatkâr kul kılındı Gerçeği söylemek İsra ve Yunus’a düştü Böyle ağır yükü yoktur başka surelerin Dağların yükünden ağır yükü Muhammed’in & Hûd & Hûd’de çıkacağız tüm surelerin üzerine Hazırlanın her konuda maddede manada Hazırlayalım kendimizi olacaklara Gebeyiz madi manevi reaksiyonlara Bilgi fakiri olanlar çekilsin kenara Giremeyiz bilgi eksiğiniz fazla ise Çıkarız akıl mantık ve bilimin üstüne Savımız kanıtlanamaz hiç bir deney ile Çürütülemez en güvenilir bilim ile Bilimin dünyasında yer olmaz inaçlara Astronutla kozmonot neyse uzaylarda Benzer yetiye sahip olmalıyız manada Beyinler inançla değil dolmalı bilimle Bilimsel olmalı toplanacak bilgilerde Bu özellikler olmalı sağlıklı akılda Akılsa içseldir yansıyabilir dışa da Ayet yirmi dörtte hak ile batılın hali Hak temsil ederken gören ile duyanı Batıl da temsil etmekte körle sağırları Eşit olamaz denir bunların durumları Ayet on sekiz açıklamaktadır yalanı On dokuzda yapılıyor yalanın ispatı Tarif ediliyor insanların en zalimi Allaha isnat eder onlar arzularını Yalandır arzuları kendileri de yalancı Onların üzerinedir Allahın laneti Konuşur Tanrı gibi Rab gibi Allah gibi Öğretmenini anlatamaz kimse o denli İnsanı dinden uzaklaştırır öyleleri Allah böle diyor der bilmediği her şeyi Rab’le beraber sanır dinleyenler onları Tanrı’dan uzaklaşanlar olur mu akıllı Onlardır insanları Allah yolundan ayıran Hak olan dosdoğru yolu eğri gösteren Yalan yoldadır doğru sanıp eğride giden İnsanlık kötü yoldadır öyleler yüzünden Yazılıp söylenenlerin ilgisi yok dinle Hiç bir tutarlılık yok Kuran’ın yorumunda Ahlaksızlıklar ahlak diye savunulmakta Herkes yorumluyor çıkarı doğrultusunda Bilim Kuran’ı terk etmiş bırakmış inanca İnançlıda düşürmüş hiç düşmeyecek yere Temizlemek isteyen bulaştırmış çamura Tanıyan da yok değil tanınacak durumda Kötülük taşımayanlardan kötülük gelmez Allah kötü değildir onda kötülük olmaz Her şeye yardım edendir iyilik esirgemez Kendini terk edenlerin ardındanda koşmaz Batıl yoldan gerçek Tanrıya ulaşılmaz Allaha kötülüğün gölgesi de yakışmaz Kötüler kötülük taşır başka yük taşımaz İyilik Allahtan gelir başkasında olmaz Kötülere kötünün Tanrısı Yardım etmez Onların Tanrılarında yardımda bulunmaz Kötüler kötülükleri kötüye yüklemez Kötüler iyiye kötü der kötüye demez Onlar kendi kendilerine körülük etti Kötülüğü kötüden değil iyiden bildi Kendi de en zalimleri de iyi sandı Suçunu kendine değil Allaha yükledi Bunları söylemektedir yüz birinci ayet Mucizeler üstü konumuza geldik nihayet Soru sormaktan geçiyor felsefenin yolu Kuran en büyük felsefedir yok daha üstü Yaratılış tartışır insanların yobazı Biri boş bilimi temsil ederken diğeri Olmuş olay gibi savunur hiç olmayanı Hûd Suresi ayet yirmi yedidir mucize Orda soruların en ağarı sorulmakta Sorulansa en kolay soru görünümünde En elit tabakadan soruyu soranlarsa Diyorki kavimlerin en önde gelenleri İşaret ederek Hazreti Muhhammed’i Sana uymuyor en alt tabakadan başkası Görüşümüzden çok basit onların görüşü Bilin sizi insan olarak gördüğümüzü Görmüyoruz,bize karşı üstünlüğünüzü Görmedik ileri gelenlerin uyduğunu Düşünüyoruz yalancılar olduğunuzu Olamaz bundan dah açık daha net soru Aynı niteliktedir sorununsa yanıtı Görünüz ayet yirmi sekizle altmış üçü Nasıl görür edeyim der beden gözü körü Ey kavmim her gerçeği açıkça görmekteyim Sizden saklanan o rahmeti ben bilmekteyim Beni doğrulayan delillerle beraberim Bana açık sizle kapalı ben ne yapayım Gördüğüm şeyleri size nasıl göstereyim Kör olan gözü görür yapın ben de yapayım Siz istemiyor bense göstermek istiyorum O yüzden sizleri fazla zorlayamıyorum Eğer gerçeği demesem asi olurum O zaman sizler gibi ben de ziyan görürüm Aklın işidir maddeyi manaya döndürmek Rab’bin işidir manayı maddeye çevirmek Amacı görünür tutulur tadılır etmek Bir sonraki âleme bizleri hazırlamak Gerçeği görmektir burdaki manayı çözmek Akıl işidir maddeyi manaya döndürmek & Yusuf & Bir öz eleştirim var insanların özüne Ondan sonra gireceğim Yusuf Suresine Değineceğim akli uyanıklıklara Aptallıklarınınsa sınırsızlıklarına Yok olmaktadır Rabbin kusursuz varlıkları Yok olmasının vardır bir çok nedenleri Yok olanların yerine var olur benzerleri Yok olmayana çekmek isterim dikkatleri Hiç yok olmaz onun yasaları adaleti Açık görür bunu akıl bilim insanları Hiç yok olmaz yardımı sevgisi merhameti En sahipsiz sanılanların odur sahibi Köpek kadar olamaz insanların nicesi Bilinir onların sahibine bağlılığı İnsanlar Allaha bağlı değildir o denli Ben bağlıyım diyenlerin nedir derecesi Kuran için diyorlarki Allahın kitabı Buna inanıyor müslümanların geneli Gözlemleyin diyenler samimi mi değil mi Gerçeği yansıtır onların gittiği yolu Samimi olan bilir her sözün manasını Bilmese de arar bulur onun doğrusunu Dinleyiciyle dolar taşar mitinğ alanı Günlerce tartışılır onların boş sözleri Allaha yoktur siyastciye olan talep Sebep var mı vasa nedir bilen varmı acep Onları birleştiren yalan dolandır ancak Neden ebedi yaşama var daha az talep Rabbe inançsızlıktandır olan duyarsızlık Dinlemeyen olmaz kouşacağını duysak Dilemek isteriz öleceğimizi bilsek Her yere gideriz göreceğimize inansak Her şeye katlanırız gerçekten inanırsak Cahiller anlatır biz dinleriz inanmazsak Kuran apaçık ne var onu anlamayacak Anlamak için o tane tane okunacak O ne söylüyorsa söylediği dinlenecek Ne dediği anlaşılıp iyi kavranacak Hiç bir şey yoktur anlaşılıp kavranmayacak Varsa anlaşılmayıp şüpheye düşürecek Başka ayette ispatı vardır bulunacak Hiç bir şey yoktur bizi şüphede bırakacak Anlamak için akıl şarttır düşünülecek Düşünmeden yoktur onu anlayabilecek Yusuf Suresinde akıl inanç iç içe Ayet yüz sekizle dalalım biraz derine Onda vardır çok büyük edebi derin sanat İkinci ağızdan konuşturur edebiyat Kendi yolunu anlatıyor bize Muhhammed Anlatırkende istemiyor yanlış anlaşılmak Kendi düşüncesine Allah’ı etmez ortak Onun görevi hissetiklerini aktarmak Kendi yoluna çağrıyor aydınlık görerek İnsanları o yola davet eder bilerek Ayet üç ile yüz on birde belirtilenleri Anlar bütün olarak düşünenler evreni Anlatılan olaylar taşır insani yeti Tam açıklıkla anlatılır olayın tümü Kuran’dadır geçmiş milletlerin haberleri Sağlıklı değildir düşünmek bunun aksini Onu anlamak için bilinmeli öncesi Sonrasına bakanlar kaybedenler her şeyi Onda bulamayız Muhammed sonrası günü Kuran’da geçiyorken kölenin bile adı Görünmez bu gün dünyayı yönetenin ismi Bu Kuran’ı doğrular söylenmez çeliştiği Ondadır geçmiş ulusların tüm haberleri Onda anlatılmakta en güzel öyküleri Muhammed’de anlatmakta öğrendiklerini İtirafta eder daha önce bilmediğini Anlatmasının var çok haklı nedenleri Kuran’da bütün peygamberlerin haberleri Onda anlatılır her birinin ümmetleri Anlatılır ne yaptıkları ne ettikleri Bize aktarır kıssası ibretlik dersleri Terk edsinler diye insanlar kötü şeyleri Anlatılanları anlar akıl sahipleri Mutlu yaşam sürer kuranlar sağlam düzeni Kuran kendi ölçülerini tastik edendir İnsanlık için büyük rahmet ve hidayettir Kesindir asla uydurulmuş sözler değildir En büyük destekcisi akıl ve bilimdir Kuran’ı desteklemekte her bilimsel bulgu Kanıt olarak yeter bir tek Nuh’un Tufanı Her bilimsel bulgu inanç defterini dürdü Demirden yumruk olup kafalarına indi İnsanın aklı maddeyi döndürür manaya Herkes o yükü götürür gideceği yere Einstein’in sözleriyle gidelim gerçeğe Bölmüştü kendini siyaset ve denkleme Bunlar kendi sözleridir yok bizden ekleme Siyaseti terk etmiştir o geçici diye Denklemleriyle gitmiştir sonsuz âlemlere Unutulmaması lazım Yusuf Suresinin Yüzde doksan dokuzu konusudur inancın En düşük seviyesidir inanç aklımızın Hatırlamak yararına olur bilmeyenin Ayet dörtte Rüyasını anlatmakta Yusuf Kimseye anlatma der babası önemseyip Görmüştür o güneşi ayı on bir yıldızı Babası da anlatmış olmuşu olacağı Ayet yüzle yüz birdedir rüyanın açığı On bir yıldız temsil ederken on bir kardeşi Ay temsil eder anayı güneş de babayı Her şey ap açıktır bu Kuranın yüceliği Mümkün olmaz akılsızca anlamak Kuran’ı Gerçek sanmaktadır insanlar nice örneği Kuran işlemiş aklın en zarif nakışını Geleceği gören önceden alır önlemi Yusuf suresinde görürüz benzer şeyi Anlatayım ayet on üçle on ikiyi Babadan izin ister Yusuf’un kardeşleri Kardeşler bilmekte Yusuf’u çok sevdiğini İsterler kırlara Yusuf’un da gelmesini Koşup oynamasını gülüp eğlenmesini Babalarına söylerler temennilerini İstemekteyiz bizimle yeyip içmesini Ondan ayırmayacağız hiç gözlerimizi Sonra da söylerler hiç merak etmemesini Ayet on üçle yanıt verilir çocuklara Bilir çocukların ne yapacaklarını da Korkarım der de kuşkusunu getirir dile Yusuf’u kurdun yemesindendir korkusu da Ayet on yedide korktuğu gelir başına Minare çalınmadan hazırdı kılıfı da Kurdun Yusufu yediği söylenir babaya Ellerindedir Yusuf’un kanlı gömleği de Nasıl ihtiyacı olursa susuzun suya İnananların da ihtiyacı var bunlara Kuran görenle duyanları düşünüp de Hak olmazdı körle sağırları düşünmese Allah isteyene vermez her istediğini Her şeye verir neye varsa gereksinimi Masalı gerçek sananların elinde kuran Gerçek olmadığını bilenler uzak duran Hiç yok asıl gerçekleri anlamak isteyen Yaşayan ölüdür Kuran’ı hafife alan Dünya Şairi Yunus Öztürk |