ATATÜRK KİMDİR
Atatürk Kimdir
Günümüzden tam tamına yirmi bin yıl önce Bir bebek doğdu Anadolu denen yerde Rüzgâr sallayıp büyüttü onu ninnilerle Odur Türkün Atası Atatürk’ün kendi de Şimşek çakıp gök gürleyip yıldırım düşünce Yağmurla yıkandı korkar gibi oldu önce Sonra anlaışıp kaynaştı doğası ile Göğe bakınca gördü babası güneşi de Türklüğün tarihi böyle başladı daha dün Babası gibi güneş oldu büyüdü bugün Yurdu neresidir iyi anlaşılsın Türkün Anadolu’nun kendisi Türk’tür o gün bugün Homeros’un anlattığı Türk’tür Troyalı Doğadır onun anası babası atası Yıldırım kasırga güneştir var mı dahası Atatürk de anlattı öyle der el yazısı Çanakkale savaşı nedir bilenler bilir Karada denizde var yok edilemez delil En asil milleti yok etmeye bütün dünya gelir Tanrı doğrularla doğrular da Türklerledir Hektor’un öcüdür aldıkları Fatihlerin Kendisiyim doğruları yazan tarihlerin Kutsal mekânlarımızda Tanrı bizimledir Sırtlanları boğar yaptığı odur Türklerin Akılsız hakanlar da yönetmiştir Türkleri Akılsızların akılsız olmuş buyrukları Böyle der bilenler bilir Orhun Kitabeleri Parçalanıp bölünmüşler yok olmuş yurtları Dağda öğrenmedi onlar okuyup yazmayı Anadolu’dan götürdüler medeniyeti Gönüllü yurt edinmediler Ergenekon’u Göçe mecbur etti barbarların zalimliği Özgür iken tutsak oldu ana babaları Elden ele dolaştı düşmanda bacıları Rableri bir daha yalnız koymadı onları Ya istiklal ya ölüm şimdi parolaları Dünyada en ufacık tesadüflere yer yok Yanılıp da yanlış yerden çıkan tek yaprak yok Atatürk seçkin insandır eşi benzeri yok O güneşe gölge edecek tek karanlık yok Her canlının bilinmez niçin var edildiği Görünür gizlenemez Atatürk gibileri Büyük mucizelerin açıktır delilleri Kanıttır Corinne Lütfü’ye dedikleri Ne para ne pul ne şan şöhretti asıl hedefi İspat edilebilir değil burası yeri Kendi söyledi en kutsal şeylerdi hedefi Zamanında tamamladı her söylediğini Hiç unutulmamalı onun şu dedikleri Vicdanım söyledi yüklendiğim her görevi Rab verdi en sarsılmaz kudreti yeteneği Aksi inkârdır hem Yaratanı hem kendimi Bende yok güçsüzlükle yetersizliğin izi Var dersem inkâr ederim kendimi gerçeği Kendimi düşünemezdim düşünmeden halkı Ulusum söz konusu iken olamazdı aksi Yaratıcı ona vermişti en kutsal görevi Hiç kimse saptıramaz asıl olan gerçeği Her yerde farklı ses fikirlerin bin biri Padişahı uleması halifesi şeyhi Yaratan istemese sıra ona gelir mi? Halkın yaşam hakkı onunla müjdelenir mi? İddiam şu ki geleceği o görüyordu Gelecekten gelmişti ondan söz ediyordu Ailesine zor anlattı son yolculuğu Onlara dedi kurtaracağım yurdumuzu Sanmam o sözden daha büyük söz olduğunu O sözlerde açıktır niçin var olduğu Ne padişah ne kral edemez öyle sözü O sözü etmektedir onların emir eri Dolmabahçe’de geldi ayrılmanın zamanı Tekneye atladı yanında vardı yaveri Düşman gemileri için tekrarladı sözü Onlar gidecekler dedi geldikleri gibi Altmış bir idi Boğaz’da düşmanın vapuru Namluları padişahın sarayına doğru Padişah halife olmuşlar düşmanın kulu Atatürk’se çok net görüyordu kurtuluşu Hareket Bandırma vapuruna doğru idi Arkadaşları merak edip şu suali etti Ordun silahın paran var mı yanıt yok idi Ya başarı sorduklarınız olacak dedi Vapur aranıp didik didik edildi Onun başı bulutların da üstünde idi Hareket güneşin doğduğu Samsun’a idi Ayılırken acıklıydı vapurun da sesi Ben her şeyi kafamda götürüyorum dedi Vapuru arıyorlar ne bulabilirler ki Arkadaşlarına çabaları boşa dedi O görüyordu görünmeyecek şeyleri Samsun’da altında arabanın ilkeli Söyletiyor yaverine zafer türküleri Tüm dünyaya meydan okumasının nedeni Geleceği gördüğündendir kendi demesi En mazlum insanların beşiğidir Anadolu Bildiğim tek şey darda koymaz Allah mazlumu Dünyada en aydınlık yoldur Türklüğün yolu Allah’ı ile yaşar hayatı dolu dolu Geleceği anlatmıştı yakın dostlarına Gelecekte Hakan olacakmış başlarına İnanılacak şey değil anlattıkları da Üç arkadaşı şahit Selanik Olimpos’ta Yedi sekiz temmuz bin dokuz yüz on dokuzda Tanıklık etsin diye yazdırdı Erzurum’da Şu beş olay gerçekleşecek dedi sırayla Gerçekleşti devrimleriydi saydıkları da Hayalperestlikle suçladılar Atatürk’ü Buna şahittir Mazhar Müfit Bey’in günlüğü Yazdırdı tarihin yıl ay ve gününü Kendi ispat etti geleceği gördüğünü Bir tek gerçek insan yeter de artar dünyaya Atatürk olmadan bilirdi olacakları da İlk güvencesiydi gerçekleşen Sakarya’da Her söylediği gerçek oluyordu sırayla Tüm yetkilerle seçildi Başkomutanlığa Tam güvence verdi kazanmak için halkına Zafer için hiç kapılmadım dedi kuşkuya Perdenin arkasında karşısındaydı dünya Düşmanı temizleyeceğim dedi tüm yurtta Söyledikten sonra hareket etti Afyon’a Haber yollamış barışmak için düşmanlar da İzmir’de görüşürüz dedi bir kaç gün sonra İzmir’e vardı dediği günde zamanında Düşman kaçmış gelen olmadı Kemal Paşa’ya Dünya durdukça batmayacak Türkün güneşi Damarlarındaki asil kandadır yazısı Odur bilimin RNA-DNA dediği Çoğu insan bilmez söyleyeni söyleteni Tutsak edilemez der oku bak kanlarını Gören olmuş mudur kurtların köpekliğini Kurda benziyor olması kurt etmez köpeği Görünmüş şeymidir kurtların kula kulluğu Hiç bir şeye değişmez Türkler özgürlüğünü Almak istemez kimsenin yaşam haklarını Görürüz ellerinden kanlar damlayanları Dünya barışını bozan haçlı seferlerini Hedefine yürürken engeldi düşmanları Yendi Avrupa’nın en güçlü ordularını Kafalardaki cehaletti asıl düşmanı Onu yenebilmek fethetmekti tüm dünyayı Göreve başladı düşmandan kurtulduğu an İnsan olunamaz akıl hür vicdan hür olmadan Akıl bilim miras ondan,ulusuna kalan Ondan değerli var mı hazinesi olan Halk Araplaşmıştı okuma yazma bilmezler Nereye sürersen giderler hiç düşünmezler Söylenenleri duyarlar hiç bir şey anlamazlar Özde Müslüman değil de sözde Müslümanlar İmparatorluk çökmüş taşımaz kendini Yabani itler gelmiş yemek için leşini İlk lokma Padişah Halife de ikincisi Her şeyi verip kurtardılar cesetlerini Düşmana sığındı Halifesi Padişahı Ruhlarının boynundadır kölelik yuları Türk kanı taşır mı öylelerin DNA’sı Kasabın ardından yürümez kurbanlık boğası Nutuk’ta bellidir onların ne oldukları Durum o gün ney ise bugün de aynı Dost sanılıp dost bilinen insanlık dünyası Yurdumuza saçmakta yok oluş tohumları Atatürk’tür yurtta dünyada barış isteyen Bir el ki cennetten uzanmış dünyayı seven O’dur dünyadaki her canlıyı eşit bilen Hem kör hem sağırdır onu görüp duyamayan İlkesi yaşatmak yaşamın en iyisini Mutluluklar alsın ister acıların yerini Kendisini düşünmezdi aşmıştı kendisini Geleceğe aktardı arzuladığı şeyleri Ölümsüz öğretmen olup aydınlattı halkını Altı yüz yıllık arayı bir anda kapattı Çocuklar öğretti annesini babasını Uyandırmak güçtür uyuşturulmuş kafayı Her şeyi o öğretti okumayı yazmayı Bilim ve akıl ile ayakta dik durmayı Yobazların elinden aldı Müslümanlığı Taşınabilecek en üst zirveye taşıdı Binlerce yıllık peçeyi kafadan çıkarttı Görünen yüzler cennetten daha temiz daha aktı Kötüler onlara kötü gözle bakanlardı Her şeyi bilim ışıklarıyla aydınlattı Gençlere emanet etti o mutlu ülkeyi Şarkı türkü aldı ağıtların yerini Halkını korur akıl ve bilim ilkeleri Onun gibi ölümsüz onun söyledikleri Tüm dünyayı teslim almış cehalet kâbusu Türkü dünya ile barıştırmaktı arzusu Bayramlarla coşup eğlensin ister ulusu Yirmi üç nisanlardır cehaletin kâbusu Ölümsüz insanın ölümsüzdür fikirleri Gerçek olan şey akıldır bedenler değil ki Bedenler her gün farklı bedenler değil mi ki Akıl dün ne ise bugün de aynı değil mi? Evrene geldik Allahın misafiri olarak Birlikte yaşayalım ona lâyık olarak Yaşama onun konuklarına saldırarak Hoşnut edelim misafir gibi davranarak Cehalet acımasızın en acımasızı Bilimsiz gelişmez sonsuz olsa insan yaşı Bir tek insandır dünyaya yapan düşmanlığı Onu da yok edecek Atatürk’ün insanlığı Dünya Şairi Yunus Öztürk |
her şeyi bir şiirde anlatmak gerekmez,
daha kısa şiirlerle, daha kolay okutursunuz okuyuculara.
Lütfen ukelâ demeyin,
amacımız, okunmak ve anlaşılmak..
tebrikler,
uzun ama içerik açısından güzel bir şiirdi..
selâm ve saygılar..