-Frambuaz-Nereden bileceksiniz siz günahın rengini Kızıla çalan güneş mi suçlu ? Maviyi yüklenip kaçan bulutlar mı ? Alnı secde görmemiş yıldızlar getirin bana Ayakları mor olsun ağaçların Çiçekleri frambuaz Bırakın kavuniçiye çalsın hayaller Mevsimleri falakaya çekin Tabanları acısın düşlerimin Esir alınmış aşklar olsun ülkemde Karaborsaya düşsün zaman Ölüm kiremit rengi olsun diyeceğim Gözlerin hep o kahverengi Ve olmasın fikirlerin susamlı bir simit gibi Üzülme saçları dökülsede en son okuduğun şiirin Dokunmasada sana dokunmayan yılan Bir gün okunmasada sana yazdığım herhangi bir şiir Hiç geçmesede semtinden sirkeciye giden banliyölü o tren Duymasanda kaldırımlarda ayak sesimi Tereddüt etme sevmek için tanımadığın bir şehri Zira her aşk bir şehirde yaşanır Ve bir şehirde yaşlanır her adam Bir şehrin damarları çıkar yani Sokaklarının, taşları nasır tutar Yüzü buruşur eski mektupların Pullarında ah-u zar Kırılır işte, kemik Gelmez bir türlü zar Kaç cumartesi geçer Bilmem! kaç pazar Ve sonunda hiç tanımadığı bir şiirde ölür kadın Benzi soluktur yani ayrılığın Elbisesi olsada üstünde Çıplaktır aslında her aşk Hayatında hiç teleferiğe binmemiştir hüzün Rüzgarın peşinden ayrılmamıştır ölüm Yani siz nereden bileceksiniz hüznün rengini Güneşi çalan karanlık mı suçlu? Kaçarken mavisini düşüren bulutlar mı? |
kalemin daim olsun
Saygılar selamlar