GaripçeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Saklı bahçelerden toplanırken, yüzsüz sevgiler; ağır gelir gönlün usulsüz gülüşleri. Bundandır insanın sevmeyİ bilmeyişi. Dil de büyüdükçe, yürekte küçülür aşk denilen o fakir kelime...
Sardı yeşilin kokusu ten ardı yaraları
Ilık akşamların buğulu saatlerinde Dizleri tutmazken sevdanın Hor görülmüş kan çiçeklerinden dökülür Gönül kırıklarının parçaları Hırpalanmış yürekten kalan enkazın rengini Maviye boyadı yar ansızın Dil sürçmesi sanılan ayrılıkları Sürgün edip zindanlara Sürer kirli ellerini, yamalı hayatlara Cesur harflerin çıplak fotoğrafı, usulsüz gözlerde yayınlandı Düşerken iki kaşın arasından yalancı terler Ezilmişliğin sahibiydi, ezerken avuçlarıyla Ömrün orta yerinde, sahipsiz yarım kaldı Göç etmiş hayaller Birkaç konuşmadan ibaretti, yalnızlığın birikintileri Y/arsızlığın karanlığını sarar saf rüzgârlar Kuyusunda zevke takılmış günlerin Bereketi bundandır Suçsuz, idam edilen sevda çiçeklerinin Kamburu çıkmış özlemlerin suçu yoktu Avuntudan kalma tekrarlar düşer asık yüzlere Kimsesiz ve mağrurdu, aşk denilen üç harfin büyüklüğü Çünkü o da hep yalnız ve çaresizdi Yalan dillerin ağzında Alışılmış hikâyelerin başında gelir çoklu sevmeler Tadı kalmamış eskisi gibi mutlu sonların İşte bundandır ölüp ölüp dirilmeler s.ç |
heybeme aldım bu sözü şairem,bilesiniz...
saygılar...