İnsan duvarlarıruhumu verin bana zehirli dillerden zor kurtulmuş ölüp ölüp dirilmekten mumyaya dönmüş bir fresk gibi cansız gözlerle uzaklara bakıyorum yaldızlı sözlerle boyalı insan duvarları bir taşınız eksilse tuzlu su çoğalır denizlerde gülmek eksilmez gülmekle biz eksilmeyiz dudak boyası silinir gibi silinmeyiz silinmez kara tahtada yazı biz; halk üretenler üretkenler duman değiliz göğe yükseldikçe dağılıveren sigara olamayız ağızlarda türkmüklere bulanıp üfürülüp savrulan biz siz ayrımı varsa eğer tanrınız biziz; biz halk taçlandıran onurlandıran yaşatan bir çam gibi dik ve yeşil ruhumu verin bana elleri çamur içinde bir yontuyu oyuyor ölmez renklere boyuyor resmi karanlığın içinde ekmekten daha belirgin bir ışık saniyesi çivilerini söküyor tek tek karanlığın yakıyor eski tahtalarını çoğaltıyor ışık saniyelerini yapıştırıyor her gördüğü yüze o yüzler acıların durgunlaştırdığı çizgilerle yarın hesabı yaparken sendeliyor ay da olsa sendeledikleri bir ayrımı yok düşen kim kara kirpikli gece mi yıldız uçları kırpık karanlık mı boylu boyunca yatıyor yurt parçası toprakta köpeklerin milleti olmaz ürüyor müezzin ezan okuyor kapı gıcırtıları duyuluyor kesik kesik öksürüklerle belli oluyor sokakta ayak sesleri soluyor insan duvarları bir elden ışımaz karalık Nazik Gülünay |
köpeklerin milleti olmaz ürüyor
Aynen öyle.Köpeklerin milleti olmaz..Duyarlı yüreği kutluyorum.