Ağlamak istiyorumşimdi ben ne desem sana ne anlatsam hangi anıları yazsam hangi yaraları dışarıda kar yapağıları savruluyor hava dumanlı doruk, ölü bir sevdadan söz ediyor o sevda ki, ayrılığın koynunda kurşun yemiş kanatlarıyla yarası Kızılırmak kadar kanayan adını gizliyorum yüzümde bir ayıp gibi ne gözlerim yolda artık ne yüreğim ağzımda aldım bütün vuslatsızların kırgınlığını gülmeyeceğim bir daha ayrılığın parmak uçlarına yürüyen ateşi varsın dokunduğu yeri eritsin varsın yerle yeksan etsin gittiğinden beri hayat güz intiharlarından arta kalan esinti öç alır gibi çırpıyor kanatlarını başımın üstünde gün olur bir düşmanın yüzü ya da daha kötüsü buzullardan daha soğuk daha dilsiz daha sağır tırnaklarım gömülüverdi çocuk avuçlarıma çamlarında ardıçkuşunun öttüğü dağlarım yandı duvarlarım çatladı, kapılarım kapandı odalarım güz kokulu gurbet ‘ah, sen..!’ derdi hicran sen yüreğimde sızan kan güneş çiçek açıyormuş, gün turkuazmış bu şehirde benim yanımda gündüzlere bölünmüş geceler var bu şehir batadursun sensiz olmuyor yâr sensiz olmuyor mevsimsiz iklimlerin örtüsü altında ruhum ölüsünü içinde saklayan toprak otlar nasıl kuruyorsa işte öyle unufak keşke hiç görmeseydim gözlerinle yürümeseydim sokakları başımı alıp gelmeseydim senin ayaklarınla şimdi nasıl durdurabilirim nasıl gem vurabilirim şahdamarımdaki kana ağlamak istiyorum ağlayıp unutarak geçirmek istiyorum zamanı geride bırakmak için geçmişin külünü gözyaşlarımla içimi yakmak istiyorum dokunmayın bana dokunmayın ağlamak istiyorum Müsadenizle |