Gidiyorum Bu Şehirden
ne kışın ayazıdır, beni böyle donduran
ne yazın kavurucu sıcağıdır, eridiğim yokluğunun yüküdür bu şehrin üzerinde kıyısında gölgelerimi kaybettiğim sarar gökyüzünü bir alacakaranlık yalar bu şehrin nemli duvarlarını takılır umutlar gecenin pervanelerine o titreyen sokak lambalarında sensin adımlarımı yorgun kılan ah civanım, ateş gözlüm sokaklar karanlığa, ben sana tutsak dökülür gözlerimde ışıklar hasret sarar bu şehri çığlık çığlığa uyanan hüzünlerin sonsuzluğunda sokağımda, evimde, yorgun yatağımda gizli yaralarımı ateşiyle dağlayan cehenneminde yakan sensizliğin hala burda ve bu şehrin kükreyen sokaklarında yok olmaksa kaderim ölüme düşer gibi giderim yetmiyor gücüm savaşmaya dökülüyor yalnızlığım avuçlarıma bir yudum, bir yudum daha içimde sana dair ne varsa, kırık dökük gömdüm yüreğimin soğuk mağaralarına koyarak bedenimi bu şehrin namlusuna gidiyorum işte… avazım çıktığı kadar ağlamaya korkmadan adımlamaya sokak taşlarını şimdi gidiyorum bu şehirden deli divane gibi dağıla dağıla Müsade Özdemir |
ama tedbili mekanda da ferahlık vardır mutlu olmanız dileğimle