İSA İLE DİYALOGİsa diyorki Hangi ölümlünün Yaşamı olmuştur Benim yaşamımdan Daha Az Onların Söyleyecekleri Sözleri Yapacak işleri çoktu da Benimki miydi Az Biraz hoşgörü Biraz sabır Sözlerimden Daha kısa olamaz Hiç bir Söz Manada ise Değildir sözlerim En uzun sözlerden Az Dur dinle Kim ne der Duy gör Dünyadaki En derin vadiler gibidir Ardımda bıraktığım İz O vadilerin Dibinde akmaktadır Gözlerimden boşalttığım Yaş Vücudumdan akan Kan ter Tanrı olduğumu söylediler Kanıtlayamazsan ölürsün dediler Kanıtlayamadım Çünkü Tanrı değildim Lanetleyip Çarmıha gerip Öldürdüler Suçsuzları Suçluyorlar yine Kanıtlayakayanı tutukluyorlar Cezalandırıyorlar Her yerde Suçsuzlar demiyorum Bilmek istiyorum Suçları Ne Değişen ne Zamanımızdan zamanınıza Bizler Boşuna mı can verdik Çarmıhlarda Ya Taşlanarak öldürüldük Ya da Doğrandık kılıçlarla On iki öğrencimden Yalınız Biri öldü Eceli ile Benim gibi Hatta Daha hunarca katledildi Diğerleri Bizleri kötülediler Beni Delilikle yalancılıkla Tanrı olmakla Suçladılar Ama Kanıtlayamadılar Şimdi sorarım Bizler kayıp ettik de Onlar mı kazandılar Duyup göresiniz Anlayıp da Kavrayasınız diye Kurban edildik Suçlandık Ama suça Bulaştırılamadık Kanıt mı Benden sonra Öğrencilerimin Hak yolda ölmesidir Ölümsüzlüğümüzün Ve haklılığımızın Kati kanıtı Gün bu gündür Başladı Kötülüğün ölümü Yarın Güneşin ilk ışıkları ile Doğmaya başlayacak Ve yeşerecektir İyiliğin fidanları Bizleri Bin bir hile ile Yok ettiler Bizleri yok etmek için İnsanları da uyuttular Hem de Bin bir sihirli Sözler ile Yalanları Altın tepsilerle sundular İnsanlara Amaçları onları da ortak etmekti İşleyecekleri suça Tanrının oğluyum demem de Bahane Bir daha ölüm gelmeyecek Küllerimden yetişecek Ormanlara Hani Tanrının ineği öküzü dersiniz ya Ona benzer mana vardır Tanrının oğluyum dememde Tanrının kuluyum desem Anlaşılmazdı cinsiyetim Hangi sözl ile Cinsiyetimi Tarif edebilirdim Krallığın gücünü Kötüye kullandılar Askerlere Kötüyü iyi diye öğrettiler Onları Birer cellat gibi yetiştirdiler İyi kötü Her emri Yerine getirttiler Düşmanlar buldu bizi Getsemani bahçesinde Hiç bir öğrencim olmadı Benim ile birlikte Terk ettiler İçlerine korku düştüğünde Sonunda Hepsi gerçeği görüp Uğrumda severek öldüler Beni öldürenler Cesedimi de çaldılar Suçlarını da Öğrencilerime yüklediler Oysa onlardı hırsız Onlardı Mezarlıkta Nöbetçiler Eceli ile öldü Öğrencilerimden yalınız biri Diğerleri ise Uğrumda öldüler Asıl gerçekleri Gördüklerinde Hak yolda Şehit edildi On iki kişiden on biri Çarmıha ters çakıldı biri Kimi taşlanarak öldürüldü Kimi de kılıçtan geçirildi Yuhanna’yı Efes şehrinin Kutsallığı kurtardı Tesadüfi değildir Anadolu adı İnsanlar Gerçek sanıyor Oynanan oyunu Gerçek değildir Bin bir hile ile örtülmüş Onların açık gibi görünen yüzü Gerçek yüzlerin görünmesi için Verdik Bizler canlarımızı Bizlere suçlusunuz dediler Nedir var mıdır kanıtları Bizlere yalancı dediler Nedir onların doğruları Asıl gerçeği göstermektedir Zamanın tanıklığı Açıktır İyilerin doğrularla olduğu O yüzden Doğrulardan Uzaklaştırmak isterler halkı Özendirilir Zalimlerin yaşantıları Bizler için derler Dünyanın süpürüntüsü Oysa bizim canımızdan değerlidir Gerçeklerin değeri Hiçbirimizin yoktu Zerre suçu günahı Canlı tarihtir Suçsuzluğumuzun kanıtı Şimdi savunan kaldı mı Cellâtların haklılığını Cellât bilmem Ben Beni çarmıha çakan eli O bana dokunmazdı Olmasa kralın emri Bana düşmandı Yahudilerin önde gelenleri Sizler çoban edinmeyin Kanı bozuk olanları Sürümü bırakır Arardım Bir tek kayıp koyunu Aynıdır Sürüm ile tek koyunun değeri Şimdi de alkışlıyorlar Koyunları çalan çakalları Onlar da şeytandır Şeytanla aynıdır Onların Yaptıkları işli Tüm dünyada sönmüş Aklın bilimin ateşi Her yerden gelir Kötü aklın Kötü inançların sesi Maddenin ardından geldi Mananın çöküşü Böyle giderse Yakındır Dünyanın çöküşü Gerçekler çok acıdır Gerçeklerin Yoktur hiç bir hoşgörüsü Biz acı söz söylemeyiz Söyleriz gerçekleri Çarmıhta yaşadık biz En acı deneyimleri Yüksekten gördük Şeytanların Gerçek yüzünü Halkın ya boğazında Ya ceplerindedir zalimlerin elleri Denizlerde gemileri var Karalarda köşkleri Hak hukuk deyip Kandırırlar masum insanları Bizler gördük Bizi Çarmıha çakan elleri Cellâtların kırbaclarından Uzun mu dilimiz Yaralı mı sizin de ruhunuz bedeniniz Taşla kaplı kırbaçlardan mı Yoksa çarmıhtan mı eceliniz Hakikâti söyleyen Dilden mi incindiniz Kana bularsınız Yeryüzünün gül yüzünü Onu yıkar Güneş ışığı yıldızların yağmuru İsteyenlere açarım günahsızlık suyunu Yıkanıp da paklansın Alsın Cehennem kokusunu Ölümü dert etiğim yok Yanlış anlamayın beni Rabbim açık sundu bana Yalanla gerçeği Kötüler gibi yaşardım Seçseydim yalanı Ben kendimi değil Düşünürüm insanlığı Hiç suçum yokken Yargılayıp suçlu yaptınız Mönö olarak Kırbaç cezasını verdiniz Ölümün en korkunç acısını tadırdınız Kırbaçtan sonra Çarmıhta canımı aldınız En sert deriden En vahşi olan kırbaçı seçtiniz Kesiçi taşları en çok olanı aldınız Elbiselerimi soup vahşice vurdunuz Vücudumda Derin Kanlı yaralar açtınız El bileklerimden çarmıha çivilediniz Güzen dursun diye Tahta çakıp oturttunuz Başıma dikenli taç takıp Alaya aldınız Bacaklarımı kırıp Ölürken Kalkıp da Nefes bile almasın dediniz Evrene geldim Büyülendim gtörüntüsüne Merak edip gittim görüntülerin arkasına Gerçekleri yaşadım Görüntülerin gerisinde Sonsuz bakış gördüm Bir tek bakışın Aksine Kuran’da İncil ile Tevrat’ın açık değiştirilemezliği Ağrıma gitmekte Müslümanım diyenlerin görmezliği Savunuyorlar Kuran’ın sözlerinin aksini Müslümanlık sanıyorlar Kâfirliği Maide kırk dört de Kuran söyler şu gerçeği Tevrat ile verdik gerçeği hakikâti Sonra İncil’i verdik doğrulasın Tevrat’ı Maide kırk altı Anlatmakta o hakikâtı Maide kırk sekizde Kuran’ın vazifesi O vazifesini isterim hatırlatmayı Hak kitapları doğrulayıp korumaktır Kuran’ın o görevi Maide kırk sekiz de ise Kuran yapmıştır Verilen görevi Cahil müslümanlar savunur Kuran’ın aksini Savunuyorlar o hak kitapların değiştiğini Maide vurur onlara en ağır tokatı Altmış sekiz ile altmış dokuzda Durmaktadır O demirden tokatın izi İstenmektedir Hak sözlerin uygulanması Söylenir İncil’in Tevrat’ın hak söz olduğu Hak sözü uygulayanların Doğru yolda bulunduğu Uygulamayanların Çürük zeminde durduğu Bizleri kâfir yapmaya yetmez Gerçek kâfirlerin sözü Kuran’ın yoktur hak kitaplara düşmanlığı Bize düşman olanların Olamaz Kura ile dostluğu Kuran’dır Bilimsel dinimizin ardılı Bizleri anlar Bilimin sınırını aşanlar Deneylerin Kati sonuçlarını doğada görenler Kati doğruları Muhammed de destekler Bizlere tanıklık etmektedir Kuran’daki sureler Ayetler Muhammed Her zaman hakikâtleri söyledi Kuran ise onu doğrulayıp tasdik etti Havarilere Müslümanlık Nişanı verildi Kuran’da kaç kişi Müslümanlıkla ödüllendirildi Kuran’dadır En büyük hoşgörü Ondan ağır değildir Hiç bir insanoğlunun yükü Nuh dan İbrahim’e İbrahim den günümüze Kuran’dır taşıyan Tüm hak dileri Doğrulayıp tasdik edicidir O yüzden Tartışılamaz Kuran’ın evrenselliği Muhamme’din sözleri ile Son vereceğim sözlerime Öyle bir yetkiyi görebiliyorum Kendimde Son sözlerim olacaktır Tüm ölümsüzler adına Öldü sanmayın Yaşamaktayım Anti bende Muhammed derki Tüm dünya karşıydı Kuran’a Kuran’ın çocukluğunda Yok etmek istediler akıl ile silahla İçten yıkmak isteyenler de oldu Bizlerden görünüp de Her zaman Kuran galip geldi Hem de Tek başına Nuh dan günümüze Yetmedi kimsenin gücü Kuran’a düşman oldular hem açık hem de gizli Müslümanız diyenlere bıraksaydık Kuran’ı Kuran’ın bu gün Ne kendi kalırdı Ne de adı Kuran’a Kötü inançlılardır açan çukuru Kötü akıllılardır Ona biçip dikenler kefeni Birlikte hazırladı onlar Kuran’a hazin sonu Onların hepsini yuttu Kendi kazdıkları Derin Çukuru Edindiğim bilgilerden Şahsi yorumumdur Doğrulanabilirliği yanlışlanabilirliği Bilimsel olarak kanıtlanmış değildir ’Bilimin dediği Ölümsüzlerin Buyruğu’ isimli Kitabımdan alıntıdır |