Şairin gidişiGitti gelmedi bir gün, Herkes onu arıyordu. Ölesiye arıyordu bütün kasaba; Kasaba dediysem, deniz kıyısındaydı. Akdeniz’in kucağında. O da, denize gitmiş olmalıydı. Sandallar, yatlar, sahil güvenlik Gün boyu arıyordu suları. O yoktu! Balıkçılar, dalgıçlar, tekneler, Hep durmadan gidip geliyordu. Kıyıya vuran dalgalar yaslıydı Karabataklar çığlık atıyordu etrafa. O hala yoktu! Kim bilir neredeydi? Balıklar haber vermiyordu, Yunuslar dilsizdi. Ara sıra görünen yakamozlar, Parlayıp sönüyordu. Sonsuzluğa uzayan mavilik Hiç aldırmıyordu olanlara, sakindi. Bir ağustos sıcağıydı, Cırcır böcekleri ötüşüyordu uzaklarda. Günler geçmişti böylece… Ölesiye arıyordu kasaba halkı, Bıkmadan, usanmadan! Analar acısını yüreğine gömüp Öfkeyle bakıyorlardı sonsuz deryaya O yoktu! Umutlar giderek azalıyordu; Tükenmeye yüz tuttuğu sırada umutların, Bir balıkçı gömleğini buldu onun. Arayış sürüyordu ısrarla. O hala yoktu, Birkaç gün sonra, Ayakkabısı bulundu kıyıda. Gömleğini, ayakkabısını değil, Kendisini arıyordu kasabalı. Ama o, yine yoktu! Yine bir ağustos sabahında, Dalgalar bir şey sürüklüyordu kayalığa, Kumlarda yuvarlanarak geliyordu! Kasabalı arıyordu durmadan. Onun yalnız bedeniydi gelen kıyıya O yoktu; Ruhu derinlerdeydi hâlâ! |