YÖRÜK BU KADAR ÖLÜR!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Hayvancılık tükendi, limon kaldı dalında,
Hayat emmaresi yok Yörüklerin halında! Sesimizi duymuyor ne padişah, ne vezir, Yörükler öldü beyler, mezarı bile hazır! (Final bölümü) Tükenmeyen çiledir Yörüklerin yaşamı, Geçim derdi gölgeler, cenazeyi, bayramı! Güneşten evvel kalkıp davarı güdeceksin, Kuşlukta sulanacak, kuyuya gideceksin, Öğleye doğru oğlak, meraya dağılacak, Davar eve gelecek, sütleri sağılacak! Birazdan davar - oğlak eşmede buluşacak, Meleme sesleriyle curcuna oluşacak. Oğlaklar emişince eşmeye geçilecek, Ardından tüm oğlaklar anneden seçilecek. Çobanlar beş dakika yemeğini yiyecek, Kavalını alacak, kepeneği giyecek, Erkekler çoban olur, kadın sütle uğraşır, Peynir keseye girer, gün akşama ulaşır! Dedim ya, Yörüklere uğramaz bayram, düğün.. Beş dakikayı geçmez yediği her bir öğün! İbretlik hadiseyi nakledeyim nihayet, İsmi zihnimde mahfuz bir hocamdan rivayet : Böyle bol meşakkatli zamanın bir behrinde, Ömrünün son deminde, Çukurkuyu ininde, Sekerât halindeymiş yaşlı yörük dedesi, Belki de bir saate ahirete gidesi... Kadıncağız mushafı kapatmış ağır ağır, Oğluna seslenerek demiş: "İmamı çağır! Atına bin, tez elden Sorgun imamına var, Belli ki, baban ölür imam gelene kadar!" Kefeni hazırlayıp velenseyi yazmışlar, Daha imam gelmeden mezarı da kazmışlar! Çukurkuyu bir anda, ağıtlara bürünmüş, İmam ve birkaç köylü ta yamaçta görünmüş! İmam girmiş içeri, bakmış dede yatıyor! Daha canı çıkmamış, son kez çene atıyor! "Teyze, kocan ölmemiş, bari geri gideyim, Fazla zamanım da yok, size daha ne deyim?" Kadıncağız yalvarmış, "Sonra kimi bulurum? Bu dağda müşkül kaldık, yavrım gurban olurum, Son bir nefesi kaldı, mühleti Allah bilir, Sen yine de göm hocam, Yörük bu kadar ölür!" *Hikaye için Çınar Arıkan hocama teşekkür ediyorum. Yerel sözlük: Eşme: Yaylada hayvanların dinlenmesi için seçilen gölgelik yer. Velense: İnce kilim, yaygı. Yazmak: Sermek. |