le vent nous portera.
ve irisi izinden gittiği insanın
karanlığına çakılı anlatıcı karanlığa çakıldı sayenizde. susuyor işte bu. sonuna gelinmiş son hikayedir çünkü kırık beyaz. ve kaşmir serildi evlere. var gücüyle güçsüzleri koruyan ol kitap. kapandı kurudu mürekkepler. artık ne bir eksik. ne bir fazla olur olacak olanların içinde … burkulmuş ayakları aksayan bir şehir kuruluyor içime. kumpanya bağlarını açınca o açık seçik seslerin hayaletlere havlayan sözcükler. ısırıp beni heceler avutuyor. biri sorsa şuradan gidilmez diyorum oralara kimse sormazsa. şehir şurada şuramda oluyor yetiş ey körlük. diyorum fotoğrafları dünyaya açan heves ruj ve rimel. dişleri düzgün gülümseyişe kör kıl beni. ve yık yeniden yapılmamak üzere. üzerime tüyü bitmemiş saflıklar serp sıkıntılı fayları oynat yerinden teksir. ve tomar. ve kalem gırtlağımda bileylensin. kimi eşikte geçmiş günahlarını eşeleyip. kimi kimsesi olmadığına aldırmadan gelsin başlat. gölgesinden ayrı anlamların o zilli ankayla kırıştırmasını darısı başınalar çöksün şehre evler boşalıp. dağlar insan kaynamasın asfaltları çatırdat. ve yeniden buldur bana kıblemi yeniden büyüt beni. biteviye yetiş ey körlük. diyemiyorum sonra çünkü körüm ben sorusunu unutan sessizlik soyunup üç kız kardeşiyle koynuma girdiğinden beri konuşmaktan kangren ağzı kes at ve sus diyor o riyakar unutuş oysa sustu mu. kalbiyle susuyor insan sonrasını bilemez olup. öncesi vur emriyle geçiyor. o melez önsözden valizlere uzak etiketler iliştirip susamam ben. o ayın altında altından ırmaklar gibi akarken tepetaklak gemiler. öyle gemi çekilmiş taylar gibi olurken gri amber. safir göz. ve söz onsuz olmazken. susamam ben çünkü herkes bir dinin dindarıdır bende. beni ona secde ettiren şirkin susamam ya yaradan uslanmış kırbaç olup gitti bir gün zabit kılıçlar. ve zılgıtlar saplayıp sularıma ben. karıncanın eğilip suyla söyleştiği sesi sürdüm uzunca bir süre derime o. beni andıran sesleri aldırdı ısıtılmış reçinelere. senfoni gecelerinde son bir tango demiş bir yerde. duyamazdım iniltili yataklar. ve kürtaj masalarında çığlık çığlığaydım. sonundaydım ve bitti. bitiren tanımları. tarifleri. ve vezneleri kendi diline çevirdi. artık altında çırpınıp haykırmadığım bir yeraltı göğündeyim. evdeyim yanımda sağdan verilmiş kitap bazı uzuvları kayıp bir beden çürümüş iğnesi aryalarda gıcırdayıp duran. bir gramofon var mutlu perşembeler. ve mutsuz cumartesiler yok artık yalnızca. mecalsiz kökler ve nem o da bazı bazı. çekiliyor o gelince o gelince demek topukları toprakta göz hizama gelince ışkın toplayan çocukların çapasından alnıma. tatlı bir sıcaklık yayılacak demektir 3182bin12ist. |