Şeffaf MaskeŞeffaf Maske en çok ben yazarım saçlarını kırılmış parmaklarımı toplar kuşlar Ben kuşları severim Allah’ı senin kadar ben Allah kadar senin, seninim dediğim yılan kalesinde tutuşarak acılarımın buharlaşmasını diliyordum. kaynıyordum doktorum, kanıyordum gecegenim yani benden eksik, senden fazla sevgilim. sevdiğim cumartesi bilet alıp cumadan seyretmek gibi ellerini edip cansever gibi düşünerek bazen cumartesi bilet alıp pazar gününe kadar kendini unutarak, bir o kadar yanlış levhalara bakarak ilerliyordum bakışlarına. rüzgâr beni vuracak, dur önümde yoksa üşüteceğim. üşürken de delirdiğimi aynalardan öğreneceğim. doktor arayacağım yanlış yapacağım. uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok bu aşk yasasının. mevlası ne bilmiyorum ama vergisini de ödedim yalnızlığın. bir kadeh daha doldurmuyorum bu akşam bu kadar yeter. çünkü ıslığın tadını bilerek şamdanlardan sana ayrılan iki yoldan kırık bir kahve fincanından bakar gibi hayata bakıyorum artık sana, gözlerini bir ara yıka. tünedim ne kadar uçurum varsa geçersen çiçekler patlatacağım aklımda ve bir kuş kendiliğinden ölecek Allah kadar özlerken ben Allah bakar yani kadar yani kader dediğin suskunluğun soyulmuş yanlarıyla aynı pencereyi açıp farklı yere uzatıp ciğerimizi nefes alacağız. biz bunu yapacağız. sen yapacaksın. seni kendime feyz alacağım seni kendime salt alacağım seni kendime kaçık alacağım. çünkü en çok ben ölürüm bu şehirde bu şekilde yaşarsam yaşadığımın anlaşılması ölümümle olacaktır anlaşılmam ve kavgam, yani gecegenim çayıma şeker yerine tekrar çay atmam taşıracaktır son damlayı ve ben artık dayanamayıp döküleceğimdir senin silemeyeceğin yerlere. aynı bardaktan kalkarken bulaşırken bir hastalık gibi saçların parmaklarım birbirlerini son kez bu tirende görecekler enseni bir ara kapat. dudağını bir ara kanat. kalbini bir ara çıkart sil oğuştur çukurlarına adımı doldur çünkü ben farklı pencereden aynı ciğere uzanmayı düşleyen bir kedi gibi ağzım sana doğru açık ellerim Allah’a bakarken son bir kez daha öleceğim. Payanda |