Ad IXÜç kesik turna sesiyle göğe Dokunup sağır kalıyoruz Demek ki buymuş ömrümüzde Tek duymamız gereken. -Adının harflerinden geliyoruz Ceren!- Yüzüne sürdüğün gül suyunu Yüzümüze sür diye. Adın ki Gölgede kurutulmuş lavanta çiçeği Yedi cennet uykusundan Yedi kez ölerek uyanmış Yanarak gövdesi duanın nefesinden Ve bu yeryüzü cehenneminde Kuş gölgelerine sığınmış İpince bir ses. -Ya Sin- Adın nereden başlarsa şimdi Oradan başlar sözlerim. Adın ki Helak olmuş bir kavmin tek inananı gibi Gözlerini Araf’a çevirerek yaşamış cam kenarlarında Baş harfini paramparça içinden çıkararak bir çocuğun Eylül’lere çizdiği... Buğularda iz sürmüş tarçın kokan parmağıyla Her seferinde Kendi izini kaybetmiş. Balkonda Hicret var Yerden göğe… Çok kırıldım. -Su zambağım- Perdelerini açma bugün! Bir acı dünya çığlığı gibi Üzüm yaprağına değdi rüzgar Korkarak yumdum gözlerimi. Ey kırağıyla örtülmüş çocukluğumu uyandıran! Adına dokundum. Adın oldum. Ve Hz. Musa’nın baktığı dağa eğilerek Ve Hicret’in geçtiği Şubat betonlarında bırakarak bir yanımı Bir kez daha yalvardım: Lütfen! Dilimde yarım bırakma adını. kıyıdaki adam |
İçimden atlar geçiyor
susadım
cennet kokularını burnumda hissediyorum
bir ya-sin okunur mu bilsem şu göç ettiğim evlerde
yerimi turnalara sorun
annemle hasbihalde...
...
çok çok güzel
şiir yazdırtıyor, daha çok uzayacaktı da kısıverdim sesini. ^_^