Okuduğunuz şiir 27.7.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
ölümden özgürlük bozonu
Yaşamı ağaçların sesi ya da kuzuların sekmesi sanmıyorum Sokaklarda barış diye havlayan çocuklardan Ölüm diye uluyan vahşetten uzak ve hoş
Bu defa bir başka bakıyorum demir yığınına Özgürlükten örtüsü etraf kadar Kara ve kasvetli
İmgesi bozuk ve ikiyüzlü nehir!
Gece kuşlarıyla görüyorum boğduklarını Cömertçe iğreniyorum senden ve İntikam nefret alay utanç ile yüz-dürdüklerinden
Bir başkası olup nükleer hayatlarda soyut gölgemi arıyorum Hep aynı gün eşsizliğinin özleminde yitiriyorum sevgilerimi Ay gözlerine kara bir lens takıp Ağaçlara piramitlere gemi boğan denizlere şavkıyor sadece Daha çok cesedi andırıyor gerçekler karanlıkta Ölümle özgürlük arasına doluyor alfabedeki bütün harfler
Kanımın suya Hele ki durgun suya karışmasına hiç alışamadım İllüzyon ile peygamberliklerini ilan edenlere Rahman ve rahim olan kural yazıcılarına Tanrı gibi cismi yok kuralları var devlet bataklığına Ve tam da o bataklıktan türemiş kan emicilere
İnsanların Oysa hepimize kurulmuş dünya ülkelerine sınır koymalarına Anlamsızca nöbet tutup ve sıklıkla ölüp durmalarına Alışamadım
Alnıma yazıldığı varsayılan ey kader!
Biliyorsun Beni yerçekimi Fanusta tüketip durduğum oksijenin bir gün bitmesi öldürecek Asla seni sevmeyeceğim Çünkü sen sadece alnımda cayır cayır bir ateş olacaksın Boncuk boncuk terleten Tıpkı bir albatros gibi Kanatlarını açtıkça uçacaksın sadece Ve sen ben gibi özgürlüğü kalbinde değil Başka etekleri öperek bulacaksın
Kum insanların dinler arasına serpiştirdiği küfürler yığınıdır
Tüm yaşamım boyunca Soğuk suratlı insanlar tanıdım Kum yığan kürekleri kör kıyıları severdi onlar Asla gece yolculuğuna çıkmazlardı Öteki dünyaların cehennemlerine varacak olan bu yığının Ansızın gelivereceğini Ansızın kentleri yutuvereceğini bilmeden yaşarlardı Boğucu bir yok-et inancıyla
Dünyanın ortasında alnımdaki sıcağı soğuttum Kinin ve nefretin katmanları arasından geçerken Budalaca işlerle uğraşan insanlar gördüm Kaygısızca ellerindeki haritaları işaretleyen insanlar Küçük ağlayışlarımla kıyasladım onların gözlerini Onlar için ağlarken Onlar için yazarken Dinsiz oldum Ben bir yanılgı akıtırıydım Üstüne gülüşü olmayan gözsevici Oysa onlar neşeye kedere kullanırdı ağlayışlarını Kendi yararlarına Kül bombardımanına tutulmuş gibi Un ufak fışkıran zamanı Üstlerine örttükleri hızlı yalnızlığı Anlamazdı insanlar Çünkü ya denizler kudururdu aniden gerçekleri bastırırdı Ya da geçici hedefler aldatmaya çıkardı Hepsi yeniden öldürmek için ölmekten başka bir şey değildi Ve yeniden öldürmek için ölüp tekrar doğmaktan başka
Yalan çiçeklerini suladıkça ay hep karanlık bakacak
Yaşam yalanlarının sendelediği vakitlerde Ağzımdan gökyüzüne bir yara bulaşıyor Aynada bakmıştım çok kez Biçimsiz nesneler gaz ve tozdan başka bir şey değildi Gülüşüm yoktu benim Gülüşümü ötenazinin serbest olduğu yıllarda yok ettirmiştim Diğer insanlardan farkım buydu Anlamaz insanlar Doğal yetenekli hayvanları Aşısız portakalları soktum hep bahçeme Aynaların sıcak görüntülerinden koşan dünya Susuz yaşayamayan devasa bir yengeçti Karnında aptalca taşıyordu bizi Ve aptalca öleceğimizi bilerek peydahlamıştı Hepimizin tasarımcısı varken onunki yoktu Ciğeri beş para etmez insanlar doğurdukça Dünyanın öldüğünü duydum
Dalgalar kirli kayalara vursa da aşındırmaz
Berrak tınılı dalgalar yükseliyor Rüzgârın şaşı olduğunu anlatıyorlar bana Kasırga halime baktıkça umutlanıyor kardeşlerim Ölmeden sıfatımı buluyorum sonunda ve tüm ağaçlar Özgürlük üretiyor
Lokal bir sevgi ışırken yüreğimden Buz gibi aynalar birleşiyor nefreti katletmiş ellerimde Ve and içiyorum yaşamın özgürlükten öte olmadığını ispat edeceğime ölmeden
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ölümden özgürlük bozonu şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ölümden özgürlük bozonu şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sırtını denize yasla ve tükür o şehrin yüzene, hangi ırmak hangi sular durultur ki bakışlarını ve devleşmişse düşlerinde dalgalar hangi dik kayalar hangi dağ anlar seni
ve yakıl/an yıkıl/an bir şehir olsa dahi kim durabilir ki suların ateşin önünde sonrası hüzün sonrası küllenir dökülür parmak uçlarından yüreğin mavi köpürür yer ve gökyüzü sıkışır kalır arasında geçmişten yara alan her insan.
Arifeden bayramını kutlarım sevgi saygı ve selam ile
gidip eleştiriyapmış oldugum şiiriden yola çıkmanız hatta yetmez gibi kızım sana diyorum gelinim sen anla takılmanız yetmez gibi alay edip şiire süper demeniz yeterince size geçmiş olsun dememi sağlar haklısınız ben sizin bu süper yorumunuzu görmek istemıyorum sildirin yönetime.
Dolu biri olduğunuz belli, bendeniz dün ameliyattan çıktım; fazla alınganlık göstermiş olabilirim.Geniş bir zamanda şiirlerinizi ve nesirlerinizi inceleyeceğim; zira onların okunabiletisi var:))
yok daha neler iki datlı dil işte ah neler yapar değil mi gerçi önemli olan dil değilde egodan uzak kalmak sanırım. ben elestırınızde o kelebeklerı kullanmasaydınız cok severdım sıızı emın olun ama yaptınız bı kere sevmem vallaha zaman alacak ...
başkalaşmış insanlıktan taşmış insanların gözündeki biz çocuklar sokakta köpekten pek farkısız değiliz. ironi. fakat kafam karışık değil siz metni eleştirin şairin kafasını ve başka şiire yapmış olduğu eleştirisinden elde ettiniz bir durumu burada eleştiri yaparak dile getirmeyin
Geri kalmış / bırakılmış ülkelerin beyat pazarlarında kötü bir edebiyata mahkum edilmiş insanlara, olgunlaşamamış sanat beğenisini de ekleyerek alıcısı olan, hak ettiği değeri bulamayan, alıcısı olmayan sanat kavramını düşünmek gerekir sanırım..
Emperyalist ve sömürgeci düzenin, tüketim ekonomisi koşullarında yaşamlarını idame ettirebilmek için çalışmak zorunda kalan, işi ile evi arasında gidip gelen geçim kaygısı taşıyan insanların çoğunluğu teşkil ettiğini görürüz… işte bu noktada ilk söydiğimiz cümle daha bir önem arz etmektedir..
Toplum şiiri, geçiş toplumu, ya da kandırılmış, uyutulmuş, bastırılmış toplum şiiri dersek pek de abartmış sayılmayız bu ve benzeri şiirler için; toplum derken, aynı dili, aynı ırkı, aynı sınırları yaşayan insan topluluğundan söz etmiyorum elbette.. Daha evrensel ve daha insanî olandır toplumdan kastım..
Bu şiirlerin şairlerine hep ağır bir görev, ağır bir vebal kalmıştır, çünü bazıları ota, çiçeğe, böceğe ya da kişisel hüzne ağıt yakarken bazıları dünyanın tüm acılarını kendi acısı bilmiş, kendine ait ufak tefek sorunları dünyadaşlarının o büyük sorunlarıyla hemhal olarak unutmuş, kendiş acısını, kendi ayrılığını, kendi aşkını yazmayı, dillendirmeyi zul saymıştır.. Tabi ki bu toplumla ilgilenen şairlerin kendi köşelerine çekilip salya sümük ağlamalarına, aşk acısını çekip dillendirmelerine engel değildir.. İnsan dediğimiz canlı yeis ile atak oluş arası gel-gitlerden mütevellit anları olan bir varlıktır...
Hayat böyle bir şeydir zaten, kimileri çilingir sofralarına şiirler yazarken kimileri işkencelerde, meydanlarda, isyanlardaydılar..
Topluma seslenen şiirin kendisine has, şairinden aldığı duygusu, sezgisi, yaşam felsefesi, gerçeği ve gerçekçi anlamları vardır. Bu varlık şiir sanatının geninde olan yayılma, insanların gözüne gözüne sokma çabası vardır.
Şiir gerçekten yelpaze yelpaze, ne desem, ne anlatsam yetersiz kalacaktır, zaten şiir yetersiz kalınan zamanların dipnotudur. Şerhe gerek duymaz...
Yaşamı ağaçların sesi ya da kuzuların sekmesi sanmıyorum Sokaklarda barış diye havlayan çocuklardan Ölüm diye uluyan vahşetten uzak ve hoş
Bu defa bir başka bakıyorum demir yığınına Özgürlükten örtüsü etraf kadar Kara ve kasvetli
İmgesi bozuk ve ikiyüzlü nehir!
Gece kuşlarıyla görüyorum boğduklarını Cömertçe iğreniyorum senden ve İntikam nefret alay utanç ile yüz-dürdüklerinden
Bir başkası olup nükleer hayatlarda soyut gölgemi arıyorum Hep aynı gün eşsizliğinin özleminde yitiriyorum sevgilerimi Ay gözlerine kara bir lens takıp Ağaçlara piramitlere gemi boğan denizlere şavkıyor sadece Daha çok cesedi andırıyor gerçekler karanlıkta Ölümle özgürlük arasına doluyor alfabedeki bütün harfler
Hiçbir su soyut nefreti temizleyemiyor bu dünyada
Kanımın suya Hele ki durgun suya karışmasına hiç alışamadım İllüzyon ile peygamberliklerini ilan edenlere Rahman ve rahim olan kural yazıcılarına Tanrı gibi cismi yok kuralları var devlet bataklığına Ve tam da o bataklıktan türemiş kan emicilere
İnsanların Oysa hepimize kurulmuş dünya ülkelerine sınır koymalarına Anlamsızca nöbet tutup ve sıklıkla ölüp durmalarına Alışamadım
Alnıma yazıldığı varsayılan ey kader!
Biliyorsun Beni yerçekimi Fanusta tüketip durduğum oksijenin bir gün bitmesi öldürecek Asla seni sevmeyeceğim Çünkü sen sadece alnımda cayır cayır bir ateş olacaksın Boncuk boncuk terleten Tıpkı bir albatros gibi Kanatlarını açtıkça uçacaksın sadece Ve sen ben gibi özgürlüğü kalbinde değil Başka etekleri öperek bulacaksın
Kum insanların dinler arasına serpiştirdiği küfürler yığınıdır
Tüm yaşamım boyunca Soğuk suratlı insanlar tanıdım Kum yığan kürekleri kör kıyıları severdi onlar Asla gece yolculuğuna çıkmazlardı Öteki dünyaların cehennemlerine varacak olan bu yığının Ansızın gelivereceğini Ansızın kentleri yutuvereceğini bilmeden yaşarlardı Boğucu bir yok-et inancıyla
Yaşamı dünyada bir tatil mekanı sanmıyorum
Dünyanın ortasında alnımdaki sıcağı soğuttum Kinin ve nefretin katmanları arasından geçerken Budalaca işlerle uğraşan insanlar gördüm Kaygısızca ellerindeki haritaları işaretleyen insanlar Küçük ağlayışlarımla kıyasladım onların gözlerini Onlar için ağlarken Onlar için yazarken Dinsiz oldum Ben bir yanılgı akıtırıydım Üstüne gülüşü olmayan gözsevici Oysa onlar neşeye kedere kullanırdı ağlayışlarını Kendi yararlarına Kül bombardımanına tutulmuş gibi Un ufak fışkıran zamanı Üstlerine örttükleri hızlı yalnızlığı Anlamazdı insanlar Çünkü ya denizler kudururdu aniden gerçekleri bastırırdı Ya da geçici hedefler aldatmaya çıkardı Hepsi yeniden öldürmek için ölmekten başka bir şey değildi Ve yeniden öldürmek için ölüp tekrar doğmaktan başka
Yalan çiçeklerini suladıkça ay hep karanlık bakacak
Yaşam yalanlarının sendelediği vakitlerde Ağzımdan gökyüzüne bir yara bulaşıyor Aynada bakmıştım çok kez Biçimsiz nesneler gaz ve tozdan başka bir şey değildi Gülüşüm yoktu benim Gülüşümü ötenazinin serbest olduğu yıllarda yok ettirmiştim Diğer insanlardan farkım buydu Anlamaz insanlar Doğal yetenekli hayvanları Aşısız portakalları soktum hep bahçeme Aynaların sıcak görüntülerinden koşan dünya Susuz yaşayamayan devasa bir yengeçti Karnında aptalca taşıyordu bizi Ve aptalca öleceğimizi bilerek peydahlamıştı Hepimizin tasarımcısı varken onunki yoktu Ciğeri beş para etmez insanlar doğurdukça Dünyanın öldüğünü duydum
Dalgalar kirli kayalara vursa da aşındırmaz
Berrak tınılı dalgalar yükseliyor Rüzgârın şaşı olduğunu anlatıyorlar bana Kasırga halime baktıkça umutlanıyor kardeşlerim Ölmeden sıfatımı buluyorum sonunda ve tüm ağaçlar Özgürlük üretiyor
Lokal bir sevgi ışırken yüreğimden Buz gibi aynalar birleşiyor nefreti katletmiş ellerimde Ve and içiyorum yaşamın özgürlükten öte olmadığını ispat edeceğime ölmeden
Kapsamı geniş konuları ihtiva eden dizelerdi şairini kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.
Nasıl bir yere düştüm. Şiir içinde şiir. Her bir bölüm tek başına bir şiir. Nasıl bereketli!! Geç kaldığımı hissettiğim bir sayfa daha. Güne pek çok yakışmış. Ve bu ziyafet için teşekkürler Saygılar.
Yaşam yalanlarının sendelediği vakitlerde Ağzımdan gökyüzüne bir yara bulaşıyor Aynada bakmıştım çok kez Biçimsiz nesneler gaz ve tozdan başka bir şey değildi Gülüşüm yoktu benim Gülüşümü ötenazinin serbest olduğu yıllarda yok ettirmiştim Diğer insanlardan farkım buydu Anlamaz insanlar Doğal yetenekli hayvanları Aşısız portakalları soktum hep bahçeme Aynaların sıcak görüntülerinden koşan dünya Susuz yaşayamayan devasa bir yengeçti Karnında aptalca taşıyordu bizi Ve aptalca öleceğimizi bilerek peydahlamıştı Hepimizin tasarımcısı varken onunki yoktu Ciğeri beş para etmez insanlar doğurdukça Dünyanın öldüğünü duydum
Böyle güzel bir Aklı,ve Yüreği kutluyorum...saygılar.
Ne kadar çok şiir var şiirin içinde her biri bir başka seçki içinde ... ben oldum olası ''insan ile kader'' arasındaki bağı hep merak ettim merakımı giderdiğimi de söyleyemem...
gel de tükürme bu dünyanın içine... Tabi ki insanlar yüzünden, tabi ki insancıklar yüzünden... şiir benim için tamamen politik içerik taşıyan bir şiir. Anladığım o. Yine de politik bir yorum yazmak istemiyorum. Hem şimdi sırası mı? Havalar sıcak, müslüman alemi oruç ibadetinde, Suriye'de, Irak'da, Filistin'de kan akıyor. Neyse ki BOP hiç bir engele takılmadan yoluna devam ediyor. Üzerlerine ölü toprağı serpilmemiş insanların, şairlerin, genç kalemlerin varlığı ne güzel! Hava sıcak, etrafımız ceset, etrafımız irin, etrafımız lağam kokuyor ama ne olursa olsun içeriği, güçlü dili ile şiir müthiş kokular getiriyor rüzgarıyla. Tebrikler Pınar kardeşim. Sevgi ve saygıyla kal...
Bildiğim; çok ciddi frekans ayarları barındıran düşünsel devinimin sevgili şairin dil tellerinden geçişlerde pek izole olmayan ''Söylevler'' bütünü karşısında büyülendiğimdir.
Bütün uyuşmaların sorgulandığı ve hammaddesini bazen ''kişisel görüş alanınında dışına çıkarak hırpalayan'' bu yapı netlikler oluşturmak adına okurunu da savurmaktan geri durmuyor.
Buraya gelirsiniz; bu dünyaya- yaşama yahut bu fikre ve yahut bu sayfaya çıktığınızda edindiğiniz bütün metaforik değerleri bir anda değersiz kılan herhangi bir boyuta geçtiğinizi farkedersiniz.
Orada, bilmekten aciz kalacağınız her ne varsa; ''o'' sizin acı gerçeğinizdir...
'Yazmak Eyleminin'' sürgit muhatabı; bizzat yaşamın travmalarını çiğneyerek hazmeden bireyden ve onun maruz kaldığı nesnel gerçeklerle kozmik iletilerden artı değerini oluşturadursun hayat onun dışında ve ona rağmen sert ve kavisler çizerek devam eder.
Bu karmaşayı şiir diline monte etme eyleme çabası şimdiye değin okuduklarımın en çarpıcısıydı diyebilirim.
siir uzun oldugu icin 3 kez okumak zorunda kaldim . ee yaslilik biraz da .. kafam almiyor :-)) cok etkilenmistim . ve kendi kendime dedim ; " bu siir güne gelmeli " secici kurulkdaki arkadaslarla ayni düsüncedeymisim meger .
yazmak bu kadar yakisir bir insana ... derdim senin icin sevgili Pinar . ve iste senin yazdiklarini bosuna takip etmiyorum ...
.....
"yükseklerde rüzgar akimlarina birakip kendimi ... albatroslar gibi ben de ucacagim bulut denizlerinin üzerinde ... "
onlarin uzun ucuslarini arastirmistim bir zaman . o geldi aklima...
ölümden özgürlük bozonu ... Eh birileri o bozonu arıyordu zaten. Bulurlarsa tanrının varlığını ispat edeceklermiş. Sanki bozon olmasa ispat edilemiyor gibi. Neyse bir şairinde bu konuya dokunması sevindirici elbette değişik ve ilginç şiirler ortaya çıkıyor böylece. Kalem güçlü olunca da kalite artıyor elbette. Dünya her gün bi,raz daha ölüyor. BU gidişle ölmeye de devam edecek. Galiba konuyla ilgilenen şairlerden başkası da kalmadı artık. Nemelazımcılık almış başını gidiyor. Dünya elbet ölür bu kafayla ve içinde bizide sürükler. Şiir çok güzel güne düşmesi sevindirici.
senin kanatların çıkacak yakında demişti dersin,bu *oktan dünya başka türlü düzelmez,elinede bir ışın kılıcı ayarlamak lazım,hele kanatlar çıksında,kutlarım...
tam işyerinden çıkarken okumuş işarelemiştim bu şiiri . ve favorilerimde olduğun halde son 3 şirinin bildirimi gelmemiş sanırım bu konuda bir aksaklık var sayın yöneticelerimiz belki duyar buradan...
ve şiir; ve bu kez uzun uzadıya yazmayacağım. ki; daha ilk dize mıhladı beni ;
''Yaşamı ağaçların sesi ya da kuzuların sekmesi sanmıyorum''*****
bu tek başına bu ve bir çok şiiri kaldırır kıbleye çevirir ve diz çöktürür önünde çünkü.
çok kuvvetli tebrik ettim içimden okurken ve şimdi ise kıyam vakti...
ve bu kezz daha derli toplu anla olarak şiirin. çok parçalanmadan ötelenmeden akıcı ve devamı anlaşılır olmuş. ve daha ilk gün dediğim gibi daha yaşın çok genç şiir için ve gün gelecek en iyi şiirleri sen yazacaksın. giderek oturacak tarzın ve kalemin ve kısa bir zaman sonra bir poetikan oluşacak. yılmayacaksın şiire küsmeyeceksin ve daha iyileri için çalışacaksın. hem kelime dağarcığın hem hayal dünyan uzaylı gibi. onları derleyip toplamak yetecek sana onu da zaman halledecek.
yaşam hayata düşürdüğü acılarla bazen anlamını yitirir! ama bunlar geçicidir çoğu zaman. sevgi saygı ve insani özgürlük dışında yani bunar için edilen küfürler çok kalmaz heybede. insanca yaşamanın insanca kavgası verdiğimiz ve seni de isyana iten. ve bu yaşta bu gibi bir and koyman hedeflemen ise senin duyarlılığın...
EVET EVET AKŞAMIMA HARİKA LAR DÜNYASINDAN DÜŞEN BİR ŞİİR UZUN OLMASINA RAYMEN KOPUKLUK YOK AKICILIĞI MUKEMMEL İMGELER MÜKEMMEL EMEK VERİLMİŞ YAZAN KALEMİ ÇAĞLAYAN YÜREĞİ VE ŞİİRİ AYAKTA ALKIŞLIYORUM.
hastalıklı bir dünya yarattık kendi hastalıklarımızın ateşi düşmeden
olayın özeti bu........
kutlarım bencillikten uzak, ben-lerden uzak şiirlerin için, insanlar için düşünen, özümseyen yanlışlıkları ve önümüze süslemeden getiren varlığın için canım...
<3
NebihaMuradî tarafından 7/27/2012 9:51:21 PM zamanında düzenlenmiştir.