ölmek yasakgece usulsüzce işler tenime titreyişine iliştirilmiş güller çarpılır siyaha dökülür kirpiklerimden esrik serçeler küllerce nefretinde varlığın ve kavramsızlığın dışavurumsal öfkenin kıskacında tüm anlamsızlığıyla savrulan yangın yaşam denilen kabus koca bir yanılsama ellerimiz ardında katran karası nehirler sarmalar ömrümü gelinlik mührünü alır kefenden paslı bir rüzgar sarar bedenimi gözlerim t/uzak gözlerim yaralı uzak kılındıkça yaşamak nafile denizlerce çalkalanmak nice ağlayışlarla düşen çocuklar ve şakağından vurulan masumluklar unutulmak üzere saklanır derine ince ince yağmurlar göğsümüze gece yasak bölge buralar anılar yasak beyaz, yasak kırmızı bir çizgi kanar gözlerime tül, yasak zihnimde, dalgalanan bir sal kaburgalarım çatlar nefes, yasak katline seyirci kılınan yolcularız hiç olmamış |