çulŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "Xem tu yî, xemrevin tu yî"
iki gözüm sen yine de bunları okuma kal hayatla birileri nefes almalı ve geçmeli yollardan sonra kaybolmalı. iki gözüm öyle olmuyor işte öyle incitiyor ki sığ sandığın sularda boğuluyorum aynada gördüğün bir çift gözden mahrumiyet değil bu kadar uzağın ya da akmayan zamanın hiç değil düğümlenmiş hayatlar ve nefesler silsilesi ısrarla daha fazla teklerken kalbim anlamsızlığın içinde yok oluyorum yoksun çarpa çarpa var olan cesetler her yerdeler iki gözüm burası *** çınlıyor yalnızlığı, yankısızlığı hâlâ dağlar yolumda her yerden ve her şeyden geçtim geçilemedim daha nereye gidebilirim? gözlerimde ölü serçeler yorgunum kendime vurmaktan halim yok anlatmaya piyano tuşlarından dökülen yakılırken yakan ağıtlar gibi hayat. bu hayat. desem, sussam, iç çeksem. anlar mısın? toprak doysun, toprak hıçkırsın bağrından kopup gelsin eceline suskun eceline tanık, eceline sadıklar. sen, böyle, hiç gelme. burası; yaprakları sökülen isyan. merkez. umudun efsane olduğu dünyada çok da yaşayamamak sorun olmamalı ve gidip gidip kaybolamayanlar aklını yitirince muaf sayılmalı. nihayetinde iki gözüm beni gözlerinin buğusundan dumanlarına bağışla bu şehrin isine, sisine en yangın yerine. |
"Xem tu yî, xemrevin tu yî"
Evîn ware xemeye. Xeda heye, xem tuneye.
Sonra başlar derin bir iç çekiş. Bir intizar, bin serzeniş..