PİYANİSTSiz sevdirdiniz bana akşamları. Yalan olmadığımı gördüm sayenizde. Düşlerin büyüsüne inandırdınız beni. Aşkı yeniden sevdirdiniz. Sevgiyi anlatmak için, kelimelerin gerekli olmadığını ve umutların asla ölmeyeceğini şimdi anladım. Duvarın öbür yanından bir dünya yaratmayı öğrettiniz bana. Yalnız bir adam kendine nasıl âlem olur; durmakta olan bir yürek her akşam saat gibi nasıl kurulur biliyorum artık. Aşkınız var bende hanımefendi, kalemimle kağıtları çok seviştirdiniz! Bilmiyorsunuz, duvardan süzülerek geçiyorsunuz odama. Hiç dinmeyecek rüzgârlar gibisiniz. Ne kadar güzel ve ne kadar büyük yüreğiniz! Yağmurda çırılçıplak koşmak, karda yürümek, dalgalarla boğuşmaktır sizi dinlemek. Yanaklarıma değince melodiniz, dudaklarımdan öpünce sesiniz ergenliğime dönüyorum; gençliğim geri geliyor yeniden. Uçurumlardan düşüp, yatağımda uyanıyorum. Ve kendimi şair sanıyorum iki kelime kemirmekle. Sizi yazıyorum endişe gecelerinde sinir sistemim çökerken; sizi yazıyorum, siz kalbinizi dökerken. Bilmiyorum, duvarın öbür yanında eski bir piyanoyla neler yaşıyorsunuz. Şaşıyorum doğrusu, o yaşlı parmaklarınızla bu fırtınaları nasıl yapıyorsunuz! ö.n. |
durmakta olan bir yürek her akşam saat gibi nasıl kurulur biliyorum artık.
Aşkınız var bende hanımefendi,
kalemimle kağıtları çok seviştirdiniz!
Beğeniyle okudum, sağolun var olun...