Yalnızlığa Muska Olmuş Satırlar
Gittiğim hiçbir şehir seni geri getirmedi bana.
Gittiğim her yerde geri adım attım, Senin hep gerinde kaldım. ‘’Uygun adım ileri’’mde sen yoktun, Ayaklarıma bastığın yerde durdum. İklimi soğuk, yağmurlu bir şehrin, Sensiz sonbaharlarına doğru yürüyorum. Burada güneş akşamları geç batıyor, Geceler yokluğundan beri çok uzadı. Üzerime geliyor sanki her şey, Bu şehir, bu duvar, bu yağmurlar… Kime baksam seni görecek gibi oluyorum, Sesine benzer sesler duymaya başladım. Sokaklara dalga konusu oldum, Adını yazan her köşe başı düşmanım oldu. Siyaha boyandı tüm caddeler, Durakları kaldırdım gözlerimden. Başucumda hep gece sayıklamalarım durur, Her gece aynı saatte gidişini hatırlatırlar. Duydukça hep ezberledim gidişini, Sayıklamalarım, şimdi kimsesizliğimden. Sessizliğimden bu dağılan yankılar, Sesime ses ver uzaklardan yar... Yol yordam bilmem ben, Yolum da yordamım da sendin. Şimdi hem yolsuz hem sensiz kaldım, Hala ıssız mı o yollar? Bir gün getirir mi seni bana bu şehir? Böyle sessiz kalmaktan yoruldum, Kalp ağrılarından ölmek üzereyim. Vücut sıcaklığımda aşkın altında eksi yalnızlık. Üzerimde kirlendi zaten. Yokluğun beni mağrur bıraktı sevgilim, Tüm mağduriyetimle karşındayım. ‘’Bu da kim?’’ der gibi bakma, Daha da derine itme beni gözlerinle. Evet, biraz ıslanmış ve kirlenmiş olabilirim, Senin kalbine hiç çamur yağmadı mı? Hiç kirlenmedi mi ellerin? Ağlamaktan gözlerin kurumadı mı? Sen gittiğim her şehirde, ‘’Hiç bulamadığım’’ oldun. Sen beklediğim her durakta, ‘’Hiç gelmeyecek’’ olanım. Sen kaldığım her yalnızlıkta, İçime dert, kalbime aşk oldun. Şimdi çok uzaklardasın, Kalbimden ve kentimden çok uzakta. Tüm vebalim kendimeydi, Ben sendeydim; Sen yine de gitme benden… Alican Yıldırım / Yalnızlığa Muska Olmuş Satırlar 30.09.2010 |
Saygı ve selamlarımla
Bilal YILMAZ