Bir şey söyle...An, ıssız bir çağrıdır daralan caddelerinde kentin İki yakasında yoz kahkahaların rüyası. Puslarında kayıp bir menzilden adımlanır Şekle satıh tebessümlerin yemenisinde doğurgan bir açlık Ve cilalı duvarlar boyunca incelen çizgisinde kalbi Katıksız bir travmadan dağlayan aşka zıtlık. “Dik gözlerini güneşe Sin’e çalan bakışların acıtır kalemimi Vursun kimi vuracaksa gitmeye doyumsuz zamanlar.” Sıradanlaşan sözlerin aksidir Kalabalığın paslı sırrında çukurlaşan aynalar. Bam teline düşen zemheri akitleşmelerinin tanımlarında Anlatılmazlığın suskusuna yorgun Bir anlaşılmaz imgedir yalnızlığın Sınırlarına sonsuzluğunun isyanı. “Susma, ısıt sarmaşığını baldıranların, aksın geceye Sürgüsü çözülsün yetimliğin pençesinden Kardelen makamının nidası bilinsin.” Öfkeli yollar uzanır yönsüzlüğüne yolcunun Her parke bir anının gölgesi Yollar bu kentte izsiz ifadelerin geçidi Yollar, gidenlerin hüzün bestesi. “Azatlığın vaktinden vakitler seç Yıldırımlarca sal özgürlüğün cümlesini İçinde, ya da içinden yaşadığın dünyaya. Dünden bugüne ne varsa yüreğinde Yarının şerefine, Bana güzel bir şey söyle…” 24.06.2012 m.abdırgan |
Anlam düşüncenin önünde bir perspektifti ve şiirdi teşekkürler.
Saygı ile.
Keşmekeş tarafından 7/23/2012 7:00:06 PM zamanında düzenlenmiştir.