Yağmur
" Dua etmiş gibi kapatıyorum yüzümü şimdi,
İlk emir de olduğu gibi, Oku’ma diye alnımda ki isminin izdüşümünü... " sen şimdi, içimde yağmura bulanmış kadın cesetlerini, notası bozulmuş kırık gülüşleri, ve kanamış ne kadar yara varsa, işte bunların hepsini yok sayabilirsin... cümlelerin içinde saklı "iyi" kelimesinin, aradığı özneyim ben... kırgınlığım; asla sana değil. onlar hep şarkılara... yağmur yağdığında pencere önüne sıkışırım, kaybettiğim kadınlar gelir gözlerimin önüne, sırtımda bir keman ağlar, ben ağlarım... rengimi arkandan döktüğüm suya bırakırken şimdi, hayatın güzelliklerinden bahsediyor etrafımda ki insanlar kuşlar, ağaçlar, çiçekler, böcekler... sen şimdi, gel; hayatın bize sunduğu ne kadar güzellik varsa, gel; o güzelliklerin hepsini elimizin tersiyle itmek içinde olsa... gel; ellerimizin birleşmesi için... " başkasıyla da olabilirsin, başkasına da gidebilirsin, hiç sorun değil. sana gel demek bile çok fiyakalı..." gözünde daha ne kadar düşebilirim, daha ne kadar alçalabilirim, hatta, bu başkasıyla olduğun kaçıncı gece, hiç bilmiyorum... ben şimdi, kenara koyduğum tüm düşleri yanıma alıyorum, gel diye haykırdığım kısılmış ses telleri avucumda, cebimden çıkarıyorum alınması gereken tüm nefesleri, her yağmurda öldürdüğüm kadınlar karşımda, alnının çatına dayalı dudaklarım, ve bu intihar girişimidir biliyorum... zaten yağmur yağıyor, hoşçakal... Onur Budak |