İkircim
_____________________________________________________ ülkemdir kurşunundan öptüğüm kalemimin kör ucu... ve çocuklar çocuklarım/ız içimin acıya dönüşmüş başak tanecikleri can suyu dilimin kemiğinin döküldükçe duyularıma dokunaklı ezgileri kirpiklerinde susuyorum örselenen sesimle.. sonra, gökyüzü ekiyorum şiirin toprağına olmuyor yüksek sesle susuyorum uzun uzun nafile! derken serçeler kaçıyor gözbebeğime gülümseyişleri yutağına tıkanmış ikircim/ çocuk pembesi göğsümdeki boşluğa yaslanmış kaşlarının eğrisi havar düşüyorlar alnının kırışığına göğün babasının sesiyle sustuğu yerde resimler çiziyorlardı mutsuzluğa umutla... kaşlarını çattığı yerde duruyordu çocuklar kara kuru masalların sessizliğin açan çiçeklerine incecik bir kar yağıyordu o vakitlerde ve harf harf düşüyordu alın çizgilerine öznel iç çekişleri yüzünde anılar ve boynunda dilsiz çıngırağını taşıyan zaman çığlıklardan newroz ateşi yakıyordu korkularına başkaldırma imgesine sığınan kekeme bakışları yüklüyordu geceye yalım ağıtlarını kuyu iplerini çekiyorlar içinin boşluklarından yenilgilerin... kirpiklerinde mişli zamanın ölü ninnileri ağız dil vermez öykü ayrılıkla beslenen barış güvercinleri gökyüzü geniş gökyüzü dar kıyım kıyım kıyılırken memleket meselesi elde yoksulluk elde keder elde yalnızlık elde eli yüreğine şefkatlenen anaların hıçkırığı var... görmüyor musunuz sahi? ne tutsaklığınız ne de efendiliğiniz sürmeyecek mahşere dek kefensiz çekin kulaklarınızdan vurdumduymazlığın tıkaçlarını görün ki sesinde taraz olmayacak çocukların azalacak ağrısı yalnızlığın tavana resimler çizmeyecek ümitsizlik anlayın ki...ölüm bile bahtiyar ağlar ol vakit sebepsizliği hiçleğen hakikatla ... bende uzun türkülerin kederli yankıları! anaların yüklemsiz ağıtları bir ayin kutsallığı gibi içimde çocuk hıçkırıkları... bir gerçek bir istek bir yakarış faslında iç geçiren bir dünya k/aralaması... |