Usulünce
Gam ki kim/sesi sızılı yüreklerin..
Kaç şiirle dirilir ki bir şehir? Ya da kaç yıldız daha söner uzaklığın karanlığında ki ayrılıklara? Satırsız yaprakların çığlığını biriktiriyorum Hangi ürperişin sonbaharı bilmeden Kucaklarken âmâ bakışlarımı süveyda C/an sökümü kafiyeler mayalıyor hikâyem Her haykırış faslında … Kaç mağrur dize şamar vurur geçmişe? Ki sen(d)elemeye meyilli avuçlar dik durabilsin göğe... Teni katran kara sarmalayınca gece Ola mı ki cümleyi kuşandıkça adam olsun her hece… Gönlümün hayal beldesinde kırıktır kanatları kuşların Ümitsizlik ilişmiş gagalarına Sadaklardan fırlayan oklar misali Mıhlanır ağıtları Can’ım anaların gözyaşlarına oyyyy ki Yaralar leyli ruhu gamzesiz zılgıtlarla… Girdabındayım Kıt’alardır düşüncelerin azab-ı içiyorken kınalı gelincikler Karanlıklar gaip seslerimle harman Stran seslerinde azalıyorken Karanlıklar asiliğime zılgıtlı ferman Dökülüyorken damla damla zul gelen hakikatler Karanlıklar üşüyen çocukluğuma siyah şal derman… Oysa karıncalar duyuyordu fısıltılarını suların nefesinin ! Göreli beri yanılgıları hüsrana kalkar ellerim Öğütülür ömrüm revan sunaklarda sessizliğimce Umudum o ki ömürevimin suskun sabahlarından birinde Bir Mesih doğursun bir Havva Kıyama kalksın tan Ve muhrik nağmelerini söylesin hüdhüd Kalmasın nedenler ve niçinler Zincirlenmesin güneşli günde yalın ayak adımlar… Ölmesin sabi sübyan... Gördükçe sayfalarda kanlı resimler Gece b/akar yüzüme Ölürüm o vakit usulünce… |