Baba o benim -Karayelim- derdin ya!
karayelin boynu bükük;
çorak yüreği
su diyor; -su-
o; umarsız bulut
dilinde birikmiş ıslık -uğulduyor-;
esmiyor.


Rüzgârın sükuneti arsız,
uyandırılmayı bekliyor
da, itaati bilmiyor ki;
mehtapla el sallasın duygularıma!
nasıl kırsın hislerimde ki buzu!


bulutun yeryüzünü unuttuğundan eminim
sıkıldılar kuraklıktan en sonunda
uyuşuyor çınar olmayı bekleyen filizler
ha koptu;
ha kopacak topraktan -düşecek yere-:
Sitem aleviyle;
biraz nemli.


Cemre
düştüğü yerde
yüzü koyu uzanmış
yakıyor kalpleri anılarıyla baba;
iki var, üç var diyor
kendisini yok sayarak
bir yanında azizler;
bir yanında melekler; seyrediyor
dünyanın dört bir yanını
düşün ki; yalın bir mürekkep
uykuya dalıyor: Evrenin,
kıpkızıl kucağından uzaklaşıyor.


Ben,
evet ben
ne yapıyorum baba!
bir palmiye buldum
loş ışık;
bedenim yırtık
ruhum dolaşıyor etrafta
başım öne eğik
dilimde türkü; mutluluğu çalıyor
sessizliğimi yoğuracağım gün ışıyınca
tabakamda son sarımlık tütün;
dudağımda kül tadı bırakıyor
daha içmeden: -Zihnim tütüyor-
ilk nasihatın geliyor aklıma
-vola oğlum içme yav o zıkkımı öleceksen- diyordun
bir başkası dikta eder gibi nasihat veriyordu
-sabahın seherinde yüzme- diyordu; öleceksin
olmadı baba, olmuyor ölünmüyor
ne zehirden, ne su’ dan
böyle kötürüm yaşıyorum


hiç konuşmadan, ama hiç
gecenin sarhoşluğunu yaşıyorum
içim sen ağlamaya başlıyor -gülüşüyoruz-
öyle ya, su yoksa gözyaşı var;
süzülüyor dudaklarımın kıyısından
yanıbaşımda duran boynu bükük filizin üstüne
o şimdi ağustosu yaşıyor suları çekilmiş
gölgesinde uzadıkça uzuyor hasretim
yeni düşüyor kırağı ıslanıyorum
geriliyorum arp gibi; kurşuni o öfkem
bir ses:
-Çıkart diyor cebinden asur şiirleri-
-çıkart ve oku, su de diyor -su-:

Çoraklığın yerini
küflü hikayelerden arınmış
asur şiirler dolduruyor baba
mavi defterimden içiyorum
sedeflerin ağzıyla


kırlangıçlar uçmaya başlıyor
kum saati döndüğünde
kederleri eksik maviye
tut beni bırakma baba
damarlarıma kuruluyor
ağzı kör bıçak:
K/anıyorum adını anarak


bak gün doğdu doğacak
senin hicretinin dönüşü yok
beni bu rüzgârın kovacağı yok
haramice kaçarım ancak
bir serçe gibi sekerek
suskunlar ülkesinden
beni ya senin hasretin
ya bu aşk boğacak
tut elimi tut: Bırakma Baba