sabah gördüm seni üç kere gövdeni otobüsün şavkında unutmuşsun
sesini duydum bir yerlerden ağzını Allah’a bırakmışsın
bıçak açmıyor ağzını. sen toparlan hele bir yağmur toplamaya gideriz söz, çocuklar annelerinin memelerinden indiğinde.
hani çok yalvartma kuşları, denizlerin üstünde yürümek sana göre değil biliyorum bir dalgasın kendi hâlinde kendin atlaya atlaya ilerliyorsun bu sonsuzluktan gemiler seni seviyor, gemiler seni sevsin!
II. Ağıt
sabah öpecektim seni üç kere ama ağzımı ben de Allah’a bıraktım doğru, senden gördüm -senden bildim senden içtim ben ilk suyumu.
nasıl da meraklı bakıyor sana göğ, bil bunu fesleğen kokuları biriktiriyorum sol cebimde hâlâ sağ elimde papatyalar -hani en sevdiğin ve bir çocuk karalıyor adını ölümün saçlarına en ufak bir yaramazlık yapınca.
III. Ağıt
sabah özledim seni üç kere ama kalbimi o deniz uykunda unutmuşum
yoksa gidişatımdan memnun değilim- inan hiç değilim üstelik- bu yollar seninle gittiklerim de değil ben de ayna arıyorum yıllardan beri baktığın her yeri tekrar görmek için bilemezsin nasıl ıslağım, nasıl korkunç nasıl toprağın yanında oturmak kedi gibi!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Mezar Başında Üç Ağıt şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mezar Başında Üç Ağıt şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
öksüz çocuklar hep fesleğen kokuları mı biriktirir? fesleğen, anne balkonunda olmazsa olmazlardan olduğu için mi? yoksa tüm çocukluk böyle koktuğu için mi?
herkes ömrünü kendi denizinde, kendince bir dalga olup atlaya atlaya tamamlar. ve bence en çok anneler yorulur. yunuslar gibi bir dalıp bir çıkarlar. ve evet en çok gemiler sever.
...
bu yokluğun, yoksunluğun hırpaladığı bir hayat, umutsuzca o aynayı aramak, onun gibi bakmak istemek, baktığı yerleri görememek...
"insan birini kaybetttiğinde kalbinde kırk mum yanarmış. her gün biri sönermiş. ama kırkıncı günde son mum sönmez, insanın ömrünce yanarmış."
...
bu yüzden her evlat kedi gibi bekler o mezar taşının dibinde.
şiir yorumu dışında; konuşabildiğim, içimi dökebildiğim yer bazı forum başlıkları. oralara anlık, samimi, bence güzel şeyler yazıyorum. oradan şiir çıkar mı bilmiyorum. ama teşekkür ediyorum samimiyetinize.
Bazen sırf yorumlarınız için şiir yazmayı düşünüyorum. Yani siz olmayan bir şiire yorum yazın, onu olan şiir yapalım istiyorum. O denli şiiri iyi çözümlüyorsunuz. Teşekkür ederim.
öksüz çocuklar hep fesleğen kokuları mı biriktirir? fesleğen, anne balkonunda olmazsa olmazlardan olduğu için mi?
yoksa tüm çocukluk böyle koktuğu için mi?
herkes ömrünü kendi denizinde, kendince bir dalga olup atlaya atlaya tamamlar.
ve bence en çok anneler yorulur. yunuslar gibi bir dalıp bir çıkarlar. ve evet en çok gemiler sever.
...
bu yokluğun, yoksunluğun hırpaladığı bir hayat, umutsuzca o aynayı aramak,
onun gibi bakmak istemek, baktığı yerleri görememek...
"insan birini kaybetttiğinde kalbinde kırk mum yanarmış. her gün biri sönermiş.
ama kırkıncı günde son mum sönmez, insanın ömrünce yanarmış."
...
bu yüzden her evlat kedi gibi bekler o mezar taşının dibinde.