Mahallede Çok Konuşan KuşMahallede Çok Konuşan Kuş bütün şarkıları içtim ölümü avuçlayarak geliyorum sana sen sesimi tanrıdan beri tanırsın yani yabancı değilim dudağının basamaklarına ve kaldırım taşları arasına doluşan toza toprağa. kırılacağım, çiçekler es veriyor çocukluğuma ben seni düşen tansiyonum, telaşım gibi yokluğunu alıştırıyorum nabzıma ve paniklemiyor değilim gözlerindeki ev yangınlarına ilk önce parmaklar kurtarılmalı diyorum sonra gönderilmemiş mektuplar. bildiğim bir şey varsa o da sensin, ve çıkarken bütün şarkıları içip öyle dalmalı sokağa yarmalı kalabalığı, yalınlığı söylemeli birkaç şey daha ama peynir ekmek gibi gidiyor burada hava ve ses tellerine konan kuşları besleyemiyorum artık, beni lütfen anla sana yorgunluğumu demledim yıllarca bekletmeli yerlerde gün dağılırmış uyku hapları dik tutarmış yalnızlığı ve kavranırmış ıslık çok uzaklardan, derinlerden geliyorsa biri bizi aşka çağırır biri bizi aşka dâvet eder masadaki çiçek hâlimizden anlıyorsa sen dert etme annenin mezar taşından geri alırız adını türlü şakalar yaparız bu boktan hayata esneyerek dolaşırız bütün zahmetleri kuru iftiralar atarız gülüşmelere ayırırız pirinci de taştan sevdayı akıldan ayırdığımız gibi şimdi sana imlâsı bozuk bir mektup yazsam ve baksam gözlerinle kendime ve ondan kalbimde isli bir cinayet gösterisi! Payanda |
"biri bizi aşka çağırır
biri bizi aşka davet eder"
mi?
bence
bile isteye
belki
istemeye istemeye
belki doğru
belki yanlış
belki çok zamansız
aşk
davetsiz
gelir.