Dokunulmaz Yarayız Birbirimize
Boynunda dolanıyor gün. Orada ölüm
yorumdur hayata. Ağızdaki son kelimenin öbür yanı; rozetinden vurulan çocuk hep avuçta tutulan bir köz parçası... Orkidesi kırık, duyguları yara içinde. Gökyüzünü çizip durmuştur dalgınlığı kaybolan elleri bulunmuştur, sonsuz elleri bir balığın karnında. Bir gürültüyle buruşturulmuş aldığı haber. Şimdi haziranı tartışıyor kendi kendine. Taşın sessiz öfkesini öğreniyor bir çocuk. Kente sığmıyor aşkların kokusu da. Çırpınıyor bir yavru kuş, bilmeden nedenini anlamadan kanatlarının karıştığını rüzgâra düşecek uzun çığlığı, gagası yırtılacak sürçecek kalbimiz, uçurum kendine itecek bizi bir bozgunu kurcalayıp duracak sevgilimiz. Kan iz sürüyor. Koyulaşıyor ayrılık. Anlamına çalışmakta yılanlı kuyu. İçimizde büyüyen bir uzaklık gibi deniz. Çürümeye başlayan gecede artık yalavuz kucaklaşırken ne kadar sivriyiz birbirimize bir suçuz kocaman öpüşürken dokunulmaz yarayız kendimize. Yüzümüz bomboş ve en çıplak yerimiz ayartıldığımız doğru, hasretimiz geçersiz. Hep orada rozetinden vurulan çocuk artık, dünyayı insana gömecekler. |