İmge
Uzaklıklar getiren yüzün anlam biriktiriyor
orada yaşamak bir ayrıntı, orada parlayan boşluk. Neresinde duracağımı bilseydim Dünyanın ses olur düşerdim sabaha. Kendini savunan bir sözcük gibi hançerle yazılırdım. Aşkı aşkla ölümü ölümle, kalbimi ayrılıkla korkuturdum. Dökülür giderdim sokakların dışına. Sonra bir gölge oyununda ah! kırmadan, kırılmadan birkaç türkü söyleyebilseydik, incelirdik birbirimize. Herkesin bir yarası var özenle koruduğu, iyileşecek diye korkarak bakıyorlar onun derinliğine bir tarih dersi diye kazıyorlar acıyı. Gövdelerimiz kargaşa içinde. Birimiz ötekinin koynunda korkutan bir ikona; kıyısız suların en aşk olanı dikeni sevmenin gözlerimize batırdığı gül her günde bir bozgunun öyküsü, her günde etin çıkarttığı gürültü. Yalnızlıktır her şehir bir insana. Geceyi boyuyor kan. Bir çığlık eşliğinde anılan parçalanıp alanlara dapılan imge. Ve bir kılıç kendini biçecek. Bu bilinmedi, bilinmesin. Ve bir çocuk, alnı uçurum içinde. Jilet tadında uzun geceler, zehrin özlediği zehir duvarsız bir hücrede durduran yerçekimi. E Dergisi Nisan 2000 |