Anlam Tortusu
Yaşarken ne çok durdurdunuz hayatı. Karıştınız
çiçeklerin solgunluğu olduğunuz daha çok. Varlığınız yeni doğan bebeklerin kocaman şaşkınlığı. Bir şakayla çelişmek iyi ve yalan olmak bir roman kahramanı kadar. Unutuldu durmadan sıkılmanın bir dil olduğu anlatılanların ufuk çizgisi, turaç sökünü... Kemirilmiş tenin sonsuz sıcaklığı da. Sizin saatiniz durduruldu. Oysa unutkanlıktı korktuğunuz kelime Dişlerinizi kırarcasına ısırdığınız gül kucağınızda çoğalıp duran anlam tortusu, bozuk cümlelerde yanlış ihtilâl bir kamanın çırılçıplak öfkesi, ölümün keskin tadı. Uzakta, bekleten umut; ağzımızdaki katran ve sonra ekonomi, hırsız, oynak ve tıkırında. Herkes bir yangın gibi kendine dönebilir aslında Kimi düşünseniz solmuştur kan kaybından Bunu bilenleriniz çatladı sevişmekten. Bir kırık eli anlatmak olanaksız bir başkasına Kimleri sevdiysem usulca ayrıldılar; bense kendimi bıraktım her gelişimde... Gurbetlerden siyah-beyaz İstanbul hatırası. Aklımızda bir akarsuyu sevindiren kum sonsuz değişim, bir filin bilgeliği dedirten coğrafya, boşluğumda çalkalanan bir deniz. |