İçimiz Yer Değiştirirken
Her akşam gelişen bir ayrılık buluyorum odamda
duvarlara gizleniyor, ruj lekelerine müzik sesine ve kocaman boşlukta bir kadının yalın yüzüne. Onun aklı bir şelalede hep bir martıyla birlikte üstelik güz düşkünü. Kanı küstürmek telaşından içimiz yer değiştirmişti çoğu kez ne kadar dürüsttü ikimizin de elleri titrerken. Şimdi ince bir anıya yaslayıp başımı sökülüyorum senden. Ağzımla beslediğim aşk artık bir uzaklığın yakın ucunda. Yüzünden akıp duran irkiliş bana ne kadar kül ne kadar yangın... Bir yalnızlıktan yontuluyordun sen bir taşa sarılıp fırlatıldın derinliğine, senin arandığın bir yemindi daha çok belki de bir filin ölüm ülkesi bezgin bir suçortağı bu çapulcu dünyada. İşte darıltan bir şafaktasın ağzındaki güneşle acı acıya damlıyordur, yürek yüreğe; elveda elvedalara. Yara yaraya dökülüyordur kalbinin yarısı yaz, yarısı kış altında. Uygunsuzluğun tam sırası. Yüz yüze sevişmenin kocaman bir boşlukta. Vurulmuş arkadaşlar söylesin ölüm burcudur insan; yarısı cellat, yarısı kurban. Teni küstüren dans, özlenen delilik, yaratıcı mermer; iyileşsin diye bir geyiği düşlemek eşlik etsin geceye. İçimiz karanlık, yaz alıngan ve her buluşmayı kamaştıran dağılmış bir hayat. Varlık, Mart 2000 |