Su Tabancası
Su Tabancası
gecenin kafesine girmiştim. demir parmaklıklar ardından bıraktım sana son mektubumu. ellerinin arasında sonbahar gizliyordun bir korkuyu ezip cesarete basmak eskitir yolları avuçlarım arasında başımı yuvarlıyordum misket oynayan çocukların gözlerine. kıpkırmızı bir saat, zamanı acısıyla gösterirken kollarıma saplıydı çiviler sarılamadım alışamadım bensiz yalnızlığa! titredi gözyaşlarım, kemiklerimin boynu bükük bir kamburum çığlık atabiliyor hayata gerisin geri dudakların dudaklarıma süslü birer palavra! çentik attım, omuzlarımı kim öper diye ihbar edilen intihar bülteninde adımı sakladım, emniyette de delillerim yoktu şiirlerimden başka! gecenin sesini duymuştum gri çerçevelere sıkışan eski fotoğraftım. imzası kayıp sözleşmeler kalpten çıkar asıl ihanet budur! asıl rezalet bir çocuğun suni teneffüsle bir çiçeği hayata döndürmesidir ki burnunu öptüğümde bir gülün şakaklarından kan geliyordu! o son mektubumda o son isyanımda o son aşkta ellerimin arasında içine kan koyduğum su tabancası da var aslında! Payanda. |
Kanı kanla yıkamak gibi bir ççağrışım yapmışken şimdi
ordan ayrılığa, ölüme... Sonra yeniden hayata dönmek benim
ısrarım değil... Mektup öyle.
Beğeniyle okudum.
Tebrik ederim.
Saygımla...