Soyumun Şarkısı
Soyumun gezdiği bahçede güller açarmış,
Dudağında kıpkızıl kan yanağında jale... Sabâyla salınan zülüfler koku saçarmış, Alev alev yanan sînelerdeki âmâle... Yaprak sesleri ve ardarda bülbülün âhı, Kulaklara çarpıp geçen mâhûr âhengiyle; Sanki Cennetlerden akseden hûri nigâhı, Ölümsüz güzelliği ve solmayan rengiyle... Her yanı "Bağ-ı irem" bu bahar ülkesinde, Tıpkı buhurdan gibi tütüp-duran gönüller; Solukladıkları ölümsüzlük bestesinde, Akşam ayrı, sabah da ayrı bir türkü söyler. Güneşi hiç batmayan gündüzlerin bağrında, Goncalarla başbaşa çiçekler arasında... Her gün bir başka fasıl bahçesinde, bağında... Ve rengârenk güzellik akında, karasında... Böyle bir dünyâ bugün hayâl sayılsa bile, Ölümsüz sesler duymuştuk bu altın yapıdan... Geçerken evlâd-ı fâtihân debdebesiyle, Dünyâlara açılmıştı o ulu kapıdan. Gürül gürül her yöreye bir karanlık gece, Uçmuştuk üveyk gibi ışıktan kanatlarla... Işığımızla aydınlanmıştı her bilmece, |