Yağmur Mûsikisi
Ötelerin gülücükleri gibi damlalar,
Dolaşır, ayrı düştüğü deryaları arar. Ses verir ud telleri gibi ince ince, Yerin solukları duyulur yağmur deyince... Bir şiiri meşk ediyor gibi fasıl fasıl, Süzülür beyaz kelebekler gibi muttasıl... Hep bir mûsıkî ritmiyle kulaklarda çağlar, Sanırsın gökler coşmuş da çemenlere ağlar. Her damla veda eder semâvî hayatına Ve döner ummanlarla coşan kâinatına. Toz-toprak lâl kesilir ve durup onu dinler; Sarı, yeşil, pembe çiçekleriyle bahçeler, Yağmur mûsıkîsiyle dirilir birer birer, Her damlayla yere sanki bir melek gibi iner... Gözlere gelip çarpan nakış nakış damlalar, Bu sihirli armonide tüllenir verâlar. Gökler güler ve tebessümler yağar her yana, Duyar bu semâvî şiiri herkes kana kana... Ve yükselir bazen dağlar cesametinde buhar, Yerde yeşili, maviyi, turuncuyu arar... Her zaman hususî bir lezzetle iner yağmur, Cennet kokularıyla duyulur buhur buhur. Siner her yana ruhları saran bin râyiha, Toprak hayatla tüter, çiçekler kalkar şaha... Erer bir tatlı rahata bütünüyle varlık, Ve görülür ötelere açılan aralık... |