Alacakaranlık Vakitlerde Ayrılığın Ertesi
Kırılmış sayfalar,dökülmüş kelimeler yere
Eğilip topladığım,sensin,bizdik aslında Uzanmış camdan bedenlerimiz sere serpe Islanmış gözlerimizin neminde,yaşayıp sakınırda Toprak kokusu çekmiş,kirlenen yüzlerimiz Anılarımızı yaşatmış ölüm,öldürmeden tenlerimizi Killi sevdamız şekillenmiş,törpülenen kalplerimiz Duasını eksik etmemiş ruhlar,ruhumuzdan kesilenleri Ayrılığa bağlanmış kuklavari somutluğumuz Hayat ipleri ellerimize bırakmış,yakarken gölgelerimizi Silinip gitmiş gövdeminizden,reçinesi sökülmüş tutkumuz Daha büyümeden korkularımız,koparmış cesaretimizi Kapı kollları gibi gitmelere açılmış,pas tutan kovuğunda Pencere denizliklerine düşmüş,birbirimize düşmeden tümleçler Saç tellerin saçakları olmuş,yağmurun kuşağında Semaverin buharına karışmış,gerçekleşmeyen dilekler Beline sarardın,kıvrımlı zümrüt iklimleri Bahar önce gözlerinde açardı,ayçicekler güneşe bakmadan Güneş baktığın yere düşerdi,boynunda afakın işlemesi Sende değişirdi önce zaman,alnımıza çizgiler konmadan Geçmişin teselli lütufları boş odalarda Kapanıp perdeleri,sessiz,acınası kabuslar Duvar kağıtlarında besteli nihavend mücizeler Hiç gerçekleşmeyecek biliyorum,içime akacak dost sofralarında Biz düşeceğiz aşkın beşiğinden,susacak tüm makamlar Ziya Karakoyun |