Pandomim,Aşkla Gök Arası
Dimyat aşklarından,elde kalan yalnızlık tanesi
Sefiri sarhoşlukları,balçıkla sıvıyan el çabukluğu İlizyon buluşmaların,dilde saklanan yaşam ibaresi Sevda miadının nadasında,ektiği nefret tokluğu Hemzemin hayatların gölge oyunu sevmek Akbaba gibi ölen kalbimin üzerinde uçuyorsun Koparıp ruhumun,ahrazlı şarkıları gibi Duyuramadığım saltanatının derhagına konuyorsun Sonbaharın laçka yaprakları düşüyor başıma Hüznün temaşasını taçlandırıp,alaycı sokulmalar Göğe siper göğsümün tezahürü,geçip karşıma Aşk kaldırmaz elinden tutup,yalandır bu yoklamalar Tamlanan isimler kaçırıyor ipin ucunu Zamirlerin kişiliksiz hacmiydin,sende diğerler gibi Düşünce suçlusuydu,fiili ihtiraslarının sonuncusu Talihsiz bir yüklemdin,başını unuttuğun öznemdeki Aspendos’un akustik tarihçesine yazılarak Münakaşalı gözlerim,perde arkası ağlayan aşkla Ettiğini buluyor işte,arp formunda sızlanarak Zeytin dalı kabuğunda,ayaklarına düşen duvakla Albatros sendeliyor,sahte pul gagasında Yalan,kanatlarında mektuplanıp,ayağına bağlanmış Son oyununa açıyor semayı,piyeslenen asparagasında Aşk,gövdesine ağır gelmiş,boynundan asılmış Zaman kumdan kaleler gibi yıkıyor içimdekileri Şikayetim yok,özgürleşiyorum denize varmadan Gözyaşımın tuzu kuruyor,kurşunlanıyor efelenmeleri İhanetin çok,ölüyorsun güneş doğmadan Ve çekiliyor med cezir ayak uçlarımdan Gömülüyorsun toprağa,basıp geçtiğin dönenceleri Ay yüzünü çeviriyor,sen ona yalvarmadan Gün çabuk unuyor,sana doğmayan güneşi Avuçlarımda tutuyorum,senden daha yakınmadan Taş olup biçimlenmiyorsun,ruhsuzluğunun kıdemleri Medusa’nın gözlerine bakmadan Aşk ve sen,ikinizde çekin varlığınızı,size katlanmadan Ziya Karakoyun |
Güzel bir şiirdi.