tırnakgüzel bir fotoğrafa baktım yakarken kendini içimdeki kuş öldü belki yol almak lazım alabora kuzeye gitmek rüzgara meşe olmadan ölmek kuru bir ırmağın yanında zaman böldü ruhumu cumadan pazartesine sıçradım çarşamba ellerim zift karası hiçbir şey yerinde değil ay inlerken bir ada var içimde acıyan şafaktan önce uyumaz sevgilim yağmurdur kusursuzluk yankısı bir o ağlarsa ağlar herkes gözlerini kaçırır birbirinden dağ kırılır nehir gürültüsüne yoldur gerçektir sızısını sırtında taşıyan duma duma dum düştük düşlerden bir mezarcının küreğiyle fırtınalar çıldırdı portakal kokusu kokumuz karışsın diye korkmuştuk oysa tüm kusurlarımızla sürgün ettik kendimizi nen varsa toprağa sonsuz teyemmüme fit yol kesik göz kapağında kent ağır hazırsın gitmeye belki bir yelkenli alıp götürür bizi düştür belki mavi veya sonsuz yol çizgisi hayatı ıskalayarak Aysu |