intizar
Nereye gittiğini bilmiyorum gözü kapalı yürüdüğüm yorgun yolların,
arkamda bırakıyorum yaşanmışliklarin yanımda yaşanmamış ne varsa, adına yayılan ölüm masallarını, dolu gözlerle yalvaran ıstanbul’u, hiç bir zaman kafiyeli olmayan tekdüze dizeleri, ve dokundukça kanayan yaralarımı tarif eden bütün betimlemeleri... Gece iner suyun kıyısına, oyar beynimi derin düşünceler, gölgesi düşer sonra hayalinin yakamoza, ve yalnızlık usulca uzanır dizlerime... Sürekli çoğalan bir keder bertaraf ederken sınırları çizilmiş yüreğimi, her zamankinden daha çok iman ediyorum var olmayan gerçekliğine... Hesapları yapamadım, tahmin edemedim bu telaşlı yol halinin boyutlarını,alevlendirdikçe ruhum bedenimi, yapışıyorum yakasına boş sayfaların "sen" gibi... Konuşuyorum bir saniye bile ara vermeden, biliyorum artık susmak yorar sessizliği... Vedaların derin sızısı acıtır bir o kadar da, uyuşturdugum düşünceler son bir hamleyle bakıyor gözlerime, bu kadar kolaymis demek, seni bulmadan yitirmek, sonsuza kadar kaybetmek ölümlerce... Dokunma artık! Incitme yaralarımi Yar! Dokunduğun her zerrede istanbul kokar... Kanatma yorgun kalemimi, bereketi kaçmasın sonsuz cümlelerimin, asılı kalmasın boşlukta,yenik düşmesin zamana kelimeler, gözlerimden avuçlarıma düşerken cemreler... Sensin sahibi yine riyakar dizelerimin, söyle kimlerin duasının amini’sin Ey Yar? Sana yaklaşmadıkca anlamı yok sensizligmn... .. |