yaşanmalı istanbulŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şirim .. istanbul’ a yazıldı ... Kimin umurunda ki bu gün ? ... Her koyun kendi sürüsünün peşinde yayılmaktayken ...
.... .... günün solgun yüzünde karanlık bir gri bulut henüz uyanmaya niyetsiz akşamdan kalma hayallerinden tomurcuklar çiçeğe doğru , biraz kırgın bir ayaz kıştan biraz daha yağmur öncesi beklentilerde yine çoğalmayı bekler yeşil şimdilerde yeni bir aldanışa hüzün ertesi yine de gönüllü bir çaresizliğin vurdumduymazlığında toprağın kokusu hep böyle olduysa yine olacak elbet avunmalı yitik bir şehirde dağınık hayatlar yokluğun misafiri yorgun akşamlardan yürümeli yalan rüzgarlarıyla kanat çırparak kendi ufkuna doğru uzatacak eli olmayan birinin üşür elleri yine de dalıp gittiğinde el gibi kalmışlığına hangi coğrafyaya gitse yalnızlığını da sürükler tenha kalabalıklara umutlarını bırakır hep eskilerde ıssız sokaklarda sevgiye yabancı sevgililer kadar mutludur şimdi istanbul gülümserken ağlayan yüreklere biraz dağınık biraz unutkan çokça da yenilmiş hep koynundan alır fakirin ekmeğini en katıksız en pezevenk satışlarda biraz daha kirletirken günü katran siyahı akşamlarda bir yalancı bahara çağırır yine dağınık hayatları sonbahar yorgunu yapraklarda kuruyan bir mevsim sonrası hep böyle olduysa yine olacak elbet istanbulu yaşamak en çaresiz en görkemli hayatların ve mazisi olmayan nice savruk ruhların pırıltılı rehah ve sadetleri pahasına unutulan değerlerin yerine konmuş bir kaç yalancı bahara aldanışlarıyla istanbul da yaşanmalı be hey! yine kurutulmuş yine çiğnenmiş sonra birlikte ezilmiş nice değerlerin üzerinde hep böyle olduysa yine olacak elbet kaldırımlara serilen cesetlerin sarı siyahında çamurları ve niceleri gibi yaşamalı bütün darmadağınık hayatları yine bir yalancı bahar öncesi çağırırken olanca görkemiyle koca şehir be hey hey! yine yaşanmalı istanbul ... Mert YİĞİTCAN 26 03 2012 beykoz / istanbul |