gelirsen...
Gelirsen yıkılır zindanlar,
aramızdan söküp atmaya bir türlü güç yetiremediğm paslı parmaklıklar isyan eder,dağılır sicim sicim... Gelirsen bil ki küser kalem kağıda söz düşer sükut kalır geriye... Kapı dışarı etmez mi beni kendi evim gibi içeri dalıp sırtımı taşlara dayadığım uzun uzun hikayemizi anlattığım,seninle birlikte hıçkırıklarimi da dinleyen mezarlıklar. Göçer gider,geceleri gündüze gündüzleri gecelere kadar kanayan gözlerimi,kanatlarıyla pansuman eden martılar, ve çürür erozyona uğrayan hayatım kaymasın diye belime sıkı sıkı sarılan vişne ağaçlarının kökleri ve dalları Gelirsen bozulur bütün büyülü oyunlar kurallarına göre söylenmez artık hüzünlü şarkılar gökten üç elma düşmeden biter öykümüz,ve katledilir binbir gece masal anlatan sultanlar. Halbuki bu kadar basit olmamalı,yokluğun acılarımi yormalı ve ızdırabı varlığından büyük olmalı! Tarihler bileklerime kazıdıgım ismi yazmalı adımız geçmeli dipnotlarda,sensiz geçen her gecenin sabahında üçüncü sayfalara intihar temrinlerim basılmalı... Basucumda sırıtan azrail’e çıkmaz sokaklarda yaşıtlarıyla oyuna dalmış aklıma inat,seni beklerken bütün taşlarına tek tek dokunduğum köşe başlarına bizi birbirimizden iten adını hatırlamadığım kanunlara inat yine de gelme/sen bitmek tükenmek bilme/sen. Yzn: Elif T |