Ömer’im, canım; yurdumun ışığı! Demek sen de gittin ha?
sanıyorlar ki sen gidince ben unutacağım seni yanılıyorlar aslında unutmak çok basit bir fiil değil mi? basit olup, defalarca aynı asitten dökmek üzerine lavabo taşını kezzapla temizler gibi
acı, sancılı oldu mu ünlü oluyor sanırım titretiyor kalbin tımarhane direklerini pas tutunca kalem daha iyi anlatıyor yaşamayı yaşamak adına çekilmesi gereken bütün acıları
sanırım, o ünlü acı da sana dair olursa mana kazanıyor ne kadar garip, kendimle konuşurken dahi yine gurûb ile alakalı müşavir senden bahsediyor
sanıyorlar ki insanı insana bağlayacak tutkal daha üretilmedi aslında sanmak da bir fiil değil mi, her basit eylem gibi? bir de sonucuna katlanmak vardı sanırım: coplanmak, ıslanmak... oysa kaç eylemci söylediği sözlerden dolayı kazanabildi ki?
ne güzel söz söylemiş söyleyen ’sen yoksan bana her bahar, sonbahar’ oysa bu kadar afili sözler edemem ben
bendeki basit bir mısra olabilir ancak ’bildiğimiz özlem, kehkeşanlara sürtünen bir kalem esasında’ gibi mesela
sanıyorlar ki daha güzel söz bulamadığım için yazıyorum hâlâ pişman olduğum en büyük seçim kendimi idare etme isteğim ’dağınık sözcüklerin mide bulantısını yeniden tasvir yeteneği’ bunu birisi anladığında, ben de yazmayacağım kendim için
ah ağyar şu gündüz, alışmamak da kötü ona bir de tatlı hâtıralar, gemisinde tayfası olmadan da yola çıkmanın özü büyük Nuh gibi
sanıyorlar ki Nuh’un gemisinde ikimizde yokmuşuz herkesin öldüğünü anlatan tek kitap da dahi yazsa
iki artı üç eşittir dört gibi bir mantık hatası gibi gelen hep aynı hikayeleri ile bizi kandırabilen, La Fontaine
sanıyorlar ki
. . .
bu birkaç satır modern zamana hediye edilmeli bence de
Ey yitik, S/onsuzluk çeken ciğerlerine göğün zümrüdünden! Ömer de gitti, Ömer de artık ayrıldı bu şehirden. Sanmasın kimseler artık ne olur! Ömer’in gittiği gönülden, Ömer’in silindiği gözlerden, Aşk diye bir tatlı mûsikî doğmaz artık nevhayâlinden.
sanıyorlar ki... neyse bırak sansın herkes anması gereken şeyi. Ömer gitti, Ömer yok artık bu şehirde, ondan sızlıyor babın bu bab-ı kademgahın misafir evi!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bab-ı Kademgah şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bab-ı Kademgah şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.