El-Vedûd
Kendisine çok sevgi duyulan ve şefkatli,
Kendini sevenlere, merhametli rikkatli. Kâinatın mayası, sevgiyle muhabbettir, Bundan da hâsıl olan, illaki Muhammed’dir. Cezbe ile cazibe, kanunun zuhuru, Âlemlerde, gönülde peyda olmak da nuru. “Vüd” asli muhabbetin, sabit olma halidir, Günahlar tesir etmez, sevgi daha âlidir. “Vüd” denen mertebenin, dört ayrı hali vardır, Kalbe ilk düşüş hali, bunun adı “heva”dır. Sonra kalbe yerleşir, buna da “ispat” denir, Ardından da, arı duru temizlenmiş “hub” gelir. En nihayet o kalbi maşukun kaplaması, Sevenin varlığını “aşk” ile toplaması. Bunda Hakkın sevgisi, kullarına sabittir, Bütün varlık âlemi, hal gözüyle şahittir. Ve böylece ilahi muhabbetin sonları, “Onlar Allah’ı sever, Allah ise onları”. Bazı seven perdeli “irfan” halinde bekler, Perdeleri kalkınca “perde benmişim” der. Kendinden zuhur eder, sevenin sevgilisi, Kendisi kendisinin, örtüsüymüş kendisi. Fakat bu kendilikte kendi, kendi olamaz, Kendi kendinde değil, arasa da bulamaz. Gönüle nurlar doğar, söner güneş afakî, Var olanlar yok olur, vechi canandır baki. Sevilmez mi O gani, ondan cömert kim var ki? Kim daha bir dost, kim daha güzel yâr ki? O Rahmandır, Rahimdir, bizler mücrim isek de. Her varımız ondandır, sebeplere sebep de, İlahi muhabbetle, bezenen her kuluna, Cennetlerin üstünde, ikramlarda buluna. 24.02.2012…Mustafa Yaralı |
küçük bir klavye hatası hatırlatmadan geçemedim.
"Alemlerde, gönülde peyda olmada nuru" olacak sanırım.