Eş-Şekûr
Tek cümle; şükürlerin, yöneldiği tek kudret,
Şükredene fazlaca, ikram edendir elbet. Sanki bir borçlu gibi, türlü ihsanlar veren, Kullara rızık verip, talepleri gideren. Şükre neden olan şey, nimetlerden dolayı, Bunun ile birlikte, zor etmemiş kolayı. Nimet, lezzetlenmeye neden olan şey demek, Cömertlik Allah’tandır, kullardan çok az emek. Bu da ya ilim, hikmet, marifetle bâtıni, Ya da yemek, içmek, nikah gibi zahiri. Elbette bu bağlamda, sonsuz derinlik vardır, Bu, tefekkür ipinin, uzunluğu kadardır. Hak kendini “eş-Şekûr” niteliği yetmiştir, Bu zuhurla kullardan, şükür talep etmiştir. Kul bütün nimetleri, Haktan görene kadar, Şükür etmiş olamaz, sırra erene kadar. İlimin fazlalığı, halleri de çeşitler, Ancak “Ta ki bilelim” ayetiyle eşitler. Nesne birer vasıta, nimeti veren Hak’tır, Buna arif olanın, vicdanı, ruhu paktır. Hangi nimetlerini inkâr edebiliriz, El-Şekûr kapısına, hangi yüzle gideriz. Dağ gibi sarmış iken benlik günahı bizi, Rahmetle yargılayıp, hoş görsün hepimizi. Şükür ile muhtacız, bizler şükrün şükrüne, Rabbim ziyalar versin, kullarının fikrine. 20.02.2012…Mustafa Yaralı |