Yama Tutmaz Yaralar
sizin begonvillerde gördüğünüz renk
aslında benim düşlerimden taşan buruk pembelerdir... hiç kolay olmadı Afitap Hanım mutlu görünmek gibi bir mecburiyetin saçak altlarında besliyorum ikizimi sizi sadâkatime inandırmak gibi bir çabadan da haya ederim... üç günlük hayata yaydığım andaç bir hatıranın ne mağlubu ne de zaferine saplansın gözlerim isterim... hani günlüklerinizde düşük cümlelerle kurduğunuz değişen mevsimler gibi biz de zamanın eli bağlı esiriyiz aydınlık adınıza adaş bir mahlas sadece Afitap hanım bilseniz de bilmeseniz de hayatın vazgeçilmiş süreğiyiz benimse... rengi kaçtı tırnaklarımın işte yırttığım gecenin kabuklarını tekmeleyerek ’ah ulan ah’ diyorum yıldızlara atfettiğim sevda türkülerinin güftesine pişmanlığımın öyküsünü sürüyor ellerimi dizlerime vuruyorum ve dilimde yürüyen fiillerde n/isyan naralar vura vura çürütüyorum göğsümü yama tutmaz yaralar artırıyorum yanılgılarımın ocağında ikindiden kalan ölü kelebekleri yakıyorum Güneşi gençliğimin üstüne unuttum diyerek Tüm mavilerimi yaktım şart değilmiş nezaket Afitap hanım şart değil zerafet nasılsa son şafakla beraber battım bedenimle beraber yaşlandi hislerim senin gibi... istesem de artık hiç bir şeye kafa yormuyorum lakin hayatın tüm sayfalarını kapattım Faruk Civelek |
Yama tutmasa da yaralar ...kendi yaramıza tuz basacak kadar yürek hepimizde var sayın şair dostum.
Hüznün en derinlerine saldı.Elsiz ayaksız öyle işte... Yüreğinize daim huzur ve mutluluk dileklerimle.
Saygılarımla.