Ardı birdün... mavi mikrofona söylenen içime yetemeyenlerdi ve zeytin ağacıma hıdrellezde bağladığım kırmızı kurdele kadar anlamsız anlarımdı ve şekerli leblebi tanem yuvarlanırdı aç sofrada ki peşinden iki dize yazsam dimağımdan düşen polis ardıma düşerdi... anlamını yitirmiş tüm düşlerimle ... oysa ben özgün şiirimle ağlıyordum günüme _tozu dumana katarak_ büyümeden ölen kara martım başında... ve şimdinin tadını almak zordu yaşanmadan... ki bir zamanlar gençtim!... bir zamanlar... ... sonra birden hatırladım! ki heple hiçin küpü sıfır / sonsuzluktu!... ardı bir gecemin demi aç/ılırken şafağa bahçeme düşen yıldızla ve hatırladım penceremin önündeki mor menekşeleri sevdiğimi ve baktım!... ki sevdiğim avuçlarımda titreyen mum aleviydi ve avazım geçti... işte o an artık anlam sızdım... anla!... ve anlat bana! dizlerine uzandığımda saçlarımı nasıl koklayacağını... ak gömleğin buğusunu... ve geleceği... 11/10/7 |
ak gömleğin buğusunu...
ve geleceği...'' zamanın ruhu dışarda kalmış.. cocuksu bir ''ben'' karsında o güzel soruyla caresiz kalmış zaman..teşekkürler