Kısır döngü...hayatı bir çemberin etrafında yürüyüşe benzetmeye başladığımız andı... gece, yağmur bereketi ile kurulan soframızda elleri nasırlı bir garip balıkçıydı açılmış sohbet beyaz buğulu çay bardaklarıyla gazete manşetlerine nispet dünü anlatmamaya yeminli ki, olan olmuş zaten; artık çok geçti!... ki, şimdi; bir anda dün olurken gelecek en büyük belirsizlik, ölüm ise hiç bilinemeyendi gece, yağmur bereketi ile kurulan soframızda; yaşamı bakış açına bağlı, ortalama bir yolda ki, çıplak gözle görülendi... kıyısında hiç gitmediği camdan bir mabet ki, içi sır kaplıydı... duvar dese; duvar, kapı dese; kapılar açılacak ve hatta kapanacaktı... gece, yağmur bereketi ile kurulan soframızda; şafak yaklaşıyordu susuyordu! duyuyorduk ve gülüyorduk terlememiş bıyıklarımızla korkuyordu! ki korkuları, olasılıkların çocuğuydu içinden geçiyordu isyanlar içine işliyordu sözler, gözler... anlam çatısında gözleri kuruyordu; içinden çağlıyor; duyamıyordu... hayatı bir çemberin etrafında yürüyüşe benzetmeye başladığımız andı... gece, yağmur bereketi ile kurulan soframızda; yeniden doğmayı öğrenecekti, ölümü yaşayarak!... |