Fırtınalar erken ölür Gömülmeyen ruhlarıyla Onların zebanileri, aç kargaları doyuran kutsal bir prangadır
Sarp bakışların ihaneti yaralanır Kan yerine denizin tuzu akar eteklerine
Kusursuz imgelerin toplandığı çalgılar sesinde Bir kız dinler benliğinin tırtıklı sesini İndirir tepsisindeki gaz lambasını Bakışlarını yoldurur zalim bir taşın oyuğuna
Ayaklarına örülen hayatların gömüldüğü çukurları dinler sonra Tiz sesleri yükselir ölü bedenlerin Ter hapsolmuştur bir komada, ölüm alnının terini siler yırtılan patiskayla Altın dişlerinin arasına sıkışan, mentollü bir düş kokusu yayıldığı vakit, Tüm Çingeneler rahibenin öyküsünü dinlemeye koyulur Ki o rahibe tangasını bir totem ağacına bağlarken, Kahkahaları, inilti boylarını kısaltır Sahte olmayan dudaklarını yalar boğulmadan salyasında
Kaçalım korkuların girdabından, yanmadan esen ılık yel Karpuz kabuklarının inek diline değmeden önceki buruğudur Bizdeki dem almış tüm çaylar
Sinsi gözler şimdi bedava satılırken düş tezgâhlarında Kör alıcılar üşüyor sobanın kestiği sıcaklığın yanında Kısalmış tırnakların bakire hallerini, çöllerin gizemine bulayarak Her kum tanesini alabildiğince kulak kepçene doldurarak, Kaçalım yıkılmaya yüz tutmuş derilerin koynundan
Bir bahara çalkalandı tepenin kırıntısı Tapir boyları uzadı çirkin suratlarına aldırmadı Zaman durdu çingenenin kursağında Atlar koşuya başladı ve zeminler yarıldı Girdi cehennem zebanileri boyunlarına astıkları koca emziklerle hayatın asma bahçesine Ve o emzikleri taktılar, saçları dökülen her kafanın birine
Öldü gümüş renkli sesler Gömüldüler gecenin kanatsız eteğine
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ZAMAN DURDU ÇİNGENENİN KURSAĞINDA şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ZAMAN DURDU ÇİNGENENİN KURSAĞINDA şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
zordur serbest şiir yazmak başkasının olurmu kolaydır demesine bakmam ben..
gerek yok zaten bakmaya..
yürek ki hiç durmadan kendi içinde aşka dair duygularını her adımda hayatını sorgular yargılar hüküm verir ve asar
zaman zaman bir iç ses savunmaya durur tüm iddaları çürütür...
ve bazıları işte
''Öldü gümüş renkli sesler'' (ölür sesler) Gömüldüler gecenin kanatsız eteğine'' (gömülür)
bizimle...
ve sahi kaç kez yaparız bu yargılamayı diye düşündüm de!... hep yaparız değilmi sorgulama içinde...
sevgili kardeşim..
öyle şiirler var ki tıpkı saman alevi gibidir ve o anda tutuşur ve kül olurlar küllerinden her ne kadar eserler ortaya çıkarsanız da güzellikleri dile getiremezsiniz...
ama öyle de şiirler vardır ki bırakın akıl zorlamasını duygulara hitap ederler...
işte şimdiki şiirinde de -mübalağa etmiyorum- böyle bir özellik gördüm.
benim şahsen aklımı zorlamadı ama duygularıma hitep etti yer yer
işte yol oldu uzadı cümlecikler ve büyüdüler yol uzarken onlar kocaman olup cümle oluverdiler sönmeye yüz tutmuş bir ateşin ellerine tutunaraktan.... teşekkür ediyorum dikçe. güzel yorumunuza ve anlayabilen kalbinize.
Şiirinize tebriklerim gönülden.
Gün eksilmesin pencerenizden.
Sevgiler, saygılar.