5
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1412
Okunma
Yoksun!
içimin yaralı turnası semahından yoksun...
(.)
Tüm arka sokakları kamufle edilmiş şehrimin
puşt çatlatan ayazıyla
ovuyorum ellerimi...
Yoksun!...
kar altında yüreğim..
ha düştü/ha düşecek çığım!
(..)
Sen gideli...
toprak damlı evlerin su sızdıran damları gibi
damlatıyorum geceye ahımı...
boğazına kadar dolu bakır teşttir yüreğim
ha taştı/ha taşacak damlayım!
(...)
Sözlerim namluya sürülmüş kör kurşundur
ardından yokluğuna savurduğum...
kendime yabancı/sana sığınmacı
ne ülkeler kayıt düşüyor beni
ne halklara aidiyet hissi veriyorum
parçalanmış kimliğimle...
sürülmüş bir yetimim
bir ben bilirim kar altında düşlerin titreyişini...
(....)
Metruk bir şehre döndüm kirpiğinden düşeli
bütün adresler sana çıkar katran rengi
hoyrat gecelerin koynunda...
söylesene hangi iç ülkenin göğüne bakıyor
vurulduğum gözlerin...
hangi göğün yosma yıldızları örtüyor üstünü
yokluğun düşmüşken ocağıma...
kor alevler ortasında yanarken içerim
hangi miladın bitişi bu yara?
(.....)
Yoksun!
Munzurun ak suları don tuttu...
Zel doruğunda üşütüyor parça tike düşlerimi...
z/amansız bastırdı bu yıl zemheri...
Yoksun!
Kıblesi kayıp mihrabımın...
...Ocak yangınından