Küçüknarinşeyiçin: SoneveKaraayin.
belleği aldatılmış bir yaranın
ansızın kapanması beyni budanmış bir doğrunun babasını batıda araması bütün bunları grafiklerin bize en kısa yoldan anlatmasıdır artık yaşamak artık yaşamak. artık bir spermin ateşe dayanıklı camlarda canlanması ve vezneleri bağsuru büyük şairlerin açıp şarkıların sonunda sazlara sancıların iliştirilmesidir çapsız bir infilak ve kışlık sarayda sakatlanan küçükşey için. sone Herşeyin, herkese ait olduğu bir dünyada, biley nedir bilmeyen ellerini durmaksız başka bir ele uzatıyordu küçükşey. Öyle uzak, ve apak bir ufuk vardı ki gözlerinde, gözlerinden, ancak aşkla aşılabilen bir denize açılabilirdi insan. Ama iri yarı yırtıklardan yükselen uğultulara, alışık değildi sesi. Seslense, ulu bir orman dağılabilir, dereotları tüfenk takıp ırmaklara başkaldırabilir, dalyanları dağıtan orkinoslar ağlara, teslim olabilirdi. Durgun duran göğsünde bir topaç dönmeye başladı küçük şeyin. Küçük şeylerinde insanı insan kıldığı bir secdeden alnını kaldırdı. Karşısında artık, insanın yalnızca hakettiği acılara ağladığı bir dünya kalmamıştı, anladı. Aşk idiyse öte yakada duran yakarış, neden kendini leylaklara boğdurup yanına koşmadı. Değil ise değmez denilen şeylerden yırtılıp neden, gelipte kabzesi zehirli hançeri göğsüne sapladı, bu dünya. Bunları hiç anlamadı. Öyle masumdu ki, ciltsiz soruları adına yaklaştırmadı. kesikli makamlarda. hepimiz yani sus yerine ağzımızı jiletle ilikleyip kan dolu tünelleri içimize açıyoruz yerler. yaklaşmakta olanı müjdeliyor yanımıza. ölüleri kül çıtırtısından dirileri görkemli depremlerden birileri de hiçbirşeylerden korkmayan hergeleleri çağırıyoruz ev nedir bilmeyen sokakların doymak doruğundan uzak kibirsiz sevişmelerine yeltenen yerlerimize felç iiniyor ansızın küçük yalanlar ve yangınlar kundaklayan ağzımız tomurcuklanıyor. urlardan ay gören yerleri gün boyu gece alan evlerde narinşey için. kara ayin o iti azgın bir veremin pençesinde bulan narinşey, şeylerin ırzına yeltenen dünyanın, kızlık zarında saklanmaktaydı. Serin bacaklarının ortasında bir karadut, dudaklarından iki gencecik kiraz sarkmaktaydı. İte baktı. İt çok itilip kakılmış, ve kanserden kazınmış kafası çok karışmıştı. Hırlı gözünde görmekte hayli gecikilmiş bir bakış vardı. Narinşey, herşeye rağmen onu kalbinden kavradı. Başlarına faltaşları yağmasın için kahinler, kehanetlere kapandı. Orospular kerhane kapılarını sessizce kapattı. Meyhaneleri bir hüzzam rehin aldı. Kıblesini şaşırdı suskunluk. Belliki bundan böyle narinşeyden sonra, herşey tufandı. Çünki o artık elleriyle bir iti insan yapandı. İt alacakaranlıkta ciğerlerine basan veremden doğruldu. Kalbi karanlıktan ağırlaşmış gece kelebekleri, gündüz de uçtu. Narinşey şiir olmuştu. Ama ayin bitince uçuk bir pembe bile ağır geldi, narinşeye. Ay aydınlandı, masumiyet karnından bıçaklandı. Yırtıldı kızlık zarları. ben sizin çatılara çarşaflardan kanlı bayraklar çekip kremli saçlarını taradığınız vahşetten çok çekiniyorum henüz geçen her geceden sonra geçmemiş yolculardan yorgun olup tenimde toplanan terden bıkkın kokumdan çok üşenmiş koltukaltıma ince bir azar işlemiş sanırım yerime içerlemiş oluyorum. içiyorum içmeden bunları kaldıramayıp kara bir ayinde o yavru cinnete yetişkin pelerinler takıyorum sizi. sesinizi. seslenişinizi şırınganın haznesine doldurup hınçla şakağıma saplıyorum buna antikorlar aldırmıyor ve kalbim kaf dağında bacaklarını erkek bir ankaya açıyor benim için sizin yerinize içi yılanlı geceden geçen uçurum dışında içimi dökecek yer kalmıyor sayenizde. yalın bir yalan doğursun diye içim içinde çopur yeryüzü yanılgılarına çekiş sesleri müjdeleyen aldanışlar çalkalıyorum 2712bin12İst. |
sonrasında da bir şah vuruş deneyesi var okurun.