Bir Yolculuğun HikayesiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Biraz Evvel
Eylül 2010
kuytusuna çekildi gün
ay buluttan ayrıldı kimliğimizi gözümüze sokan sokaklar sessiz duymuyor gece kuşları pencereler ardında gizli kara türküleri ismimin ilk rengi kadar tedirgin son rengi kadar mavi düz yamuk hiç çok dimdik eğri dokunduğum tüm türkülerle kapına gelsem birazdan ağıt desem ağlasam kirpiklerimin altındaki bebeği sallar mısın dizlerinde dünyaya inat delilik olsam en büyük kahkahamı atsam aklımı sıyırır mısın günlerin en kızılından evrende katran katran acıyla dolaşan bu zavallı toptan kapına gelsem birazdan yalan olsam rededilemeyecek gerçek olsam kahır olsam küfür olsam en belalı lanet olsam dile gelmeyen mırıltı olsam çatlak sesimle seni kendime toplasam çıkarsam bölsem çarpanlara ayırsam ayrılsam ayrılsan bana kalır mısın hiç noksan yüzünün haritasında gezinsem gözlerinin altını çizsem bunlardan biri kucaklaşma biri ayrılık rüya tek başına yaşanmaz tek başına uyanılmaz desem kendim bile bilmiyorken kokusunu alır mısın ellerimde kanayan gülü içine üşümeler kaçmış yaprakları anlatırmısın tek tek fidan yaratır mısın en son tohumdan nefret olsam buz kesse ellerim iki omzundan tutsam fırlatsam seni geç kalmışlığına bağırsam çağırsam parmak izinde kalmış kadıncıkları kıskansam tepine tepine gezinsem yüreğinin köşe bucağında tüten bir kül arasam tufan konmuş saçlarımı okşayıp ayıklar mısın bitli pireli adamlardan gelsem birazdan usulca elimi avcuna koysam korkutmadan sol mememin üstündeki beni anlatır mısın kaburgalarında asılı kalmış geçmişini sus işareti yaparsam elimi çektirip izin verir misin Tanrının benden de şikayeti var dememe en kaş çattıranından kapına gelsem bilsem seni tanısam tanıtsam kendimi çoğalan bir cinnetim alında tetik sesi balkondan aşağı düşen çiğ tanesi körfezde kabullenmişliğin vapur sesi ateşte erimeyen demir çözülmeyen buz gibi histeriyim desem desem ki bilinmeyen ırmaklar kadar akışkan göçmen kuşlar gibi duraksız korkar mısın kırpışmalarımdan gelsem birazdan desem ki sahil görmemiş okyanuslar kadar uykusuzum gelsem birazdan yavaşca yanına sokulsam uyusam uyusam uyusam doğduğum ilk günler gibi |